Bu hafta rotamızın ilk durağı Ana Tanrıça kenti anlamına gelen Metropolis oldu. Profesyonel turist rehberi Hakan Bahçecioğlu’nun anlatımıyla gösterilerin, sosyal ve dini törenlerin yapıldığı 4 bin seyirci kapasiteli tiyatroda kentin tarihini dinledik.Tiyatrodan sonra, kentin en yüksek tepesinde bulunan akropole çıktık. Hellenistik Dönem’e ait surlar ve hamamları inceledik. Kale surlarının inşasının Bouleuterion (Meclis Binası) tam ortasına yapıldığını ilgiyle izledik.
2015 yılında ören yeri olarak ziyarete açılan Metropolis’te gece de gezilebilecek yeni alt yapı çalışmalarının yapıldığını gördük.Metropolis akropolündeki seyir terasından, bir zamanlar küçük bir kasabayken devasa bir kent haline gelen Torbalı’nın verimli arazilere yayılan yapılaşmalarını izledik.
Metropolisten sonra geldiğimiz Vişneli köyünün kızılçam ormanlarının içinde, keçilerin çan seslerinin yankılandığı bir vadide yürüdük.Nif dağının bulutlar içinde kaybolan siluetini izleyerek rotamızı takip ettik.Kurudere Kanyonu’ndan gelen suların sesini dinleyip yürüyüşümüzü tamamladık.
Yürüyüşün sonunda ekoturizm destinasyonlarından biri haline gelen asıl adı Kurudere yeni adıyla Nazarköy’e geldik.
Çevre il ve ilçelerden günübirlik gelen ziyaretçilerin tercih ettiği Nazarköy’ün tanınmasını sağlayan nazar boncuklarının yapıldığı ocaklardan birini ziyaret ettik.
Bin derecenin üzerinde yanan ocağın içinde ellerindeki uzun demirlerle camları eriterek şekil veren sanatkâr ustaların çalışmalarını ilgi ve hayranlıkla izledik. Geçmiş yıllarda 18 olan nazar boncuğu ocak sayısının günümüzde 3’e düştüğünü, maliyetin yükselmesiyle birlikte dışarıdan daha ucuza gelen ürünlerin yer aldığını söylediler.
Nazarköy’den sonra yakınlarında ki dünyaca ünlü sanatçı Ümran Baradan’ın kurduğu Çiniliköy’de ki müzeyi dolaşarak eserlerini inceledik.
EKODOSD/KUŞADASI