Önceki yıllarda Aydın’dan Muğla’ya giderken, Anadolu’nun en etkileyici vadilerinden biri olan Çine Çayı vadisinden geçilirdi.
Vadinin içinde kıvrılarak akan Çine Çayı’nın oluşturduğu zengin biyolojik çeşitlilik ve tarihi tanıklık eden binlerce yıllık kalıntıları görenler, bir daha buraları unutamamıştır.
Çine Çayı vadisinin etrafı, gökten yağmış gibi birbiri üstüne sıralanmış başka yerde görülmeyen benzersiz kaya yapılarıyla çevriliydi.
Dünya da yetiştiği iki ülkeden biri olan ülkemizde sadece Marmaris, Dalyan ve Göcek kıyılarında bulunan günlük ağaçlarının, kuzeyde görüldüğü en son noktaydı Çine Çayı vadisi.
Cyclamen Mirable çiçekleri Dünyada sadece Çine Çayı vadisinde yetişmekteydi.
Çine Çayı vadisinde yukarıdan bakıldığında görülemeyen birçok tarihi eser kalıntıları bulunmaktaydı.
Bunların içinde en önemlisi Dünya kültür Miras listesine girebilecek özelliklere sahip, mitolojik efsanelere konu olan tarihi İncekemer köprüsüydü.
Mitolojik efsanelere konu olan köprünün hikayesi “Roma döneminde, Çine Çayı üzerinden karşıdaki bir yerleşim yerine borularla içme suyu götürülmesi için köprü yaptırılır. Ancak her yapılışının ardından bir sel geçince yıkılır ve bu böyle devam eder gider.
Kralın çok güzel bir kızı vardır. Köprü yıkılmayacak şekilde sağlam yapabilen ustaya kızını vereceğini açıklar. 20 yaşında yağız bir yapı ustası, yardımcılarını da yanına alarak gece gündüz çalışıp taşları işledikten sonra bu günkü İnce Kemer 'i yapar. İçme suyu da köprü üzerine döşenen borularla karşıya geçirilir. Köprü, yağışlardan ve sellerden etkilenip yıkılmaz ancak bir süre sonra kral sözünde durmaz, bir işçi ve usta olan gence kızını vermekten vazgeçer.
Genç de bir gece kazmasını balyozunu alıp köprüyü yıkmaya başlar. Bu sırada kralın adamları haber alıp genci ölesiye dövdükten sonra köprüden atarlar ve ölümüne sebep olurlar. Genç ise son nefesinde kralın kızının mutlu olmaması ve köprüden geçtiği takdirde evlat yüzü görmemesi için kötü dua eder.
Bu hikaye, kuşaktan kuşağa devam eder. Yöredeki genç kızlar ve gelinler de uğursuz saydıkları bu köprüden geçmez. O sebeple yörede Gelin Geçmez Köprüsü olarak anılır. Tüm bunlar hikayelerde kalmıştır. Bir de köprüyü görebilen ve geçebilen şanslı kişilerin anıları ve fotoğrafları kalmıştır.
Antik dünyanın önemli şaheseri İncekemer köprüsü artık yoktur.
Çünkü tarihi İncekemer köprüsü sular altında kalmıştır. Çine Çayı üzerinde sulama, enerji ve taşkın kontrolü amacıyla Avrupa’nın en yüksek barajı olma özelliğini taşıyan Çine barajı yapılmıştır. Kış aylarında Büyük Menderes Nehri’nin taşkınlarından bölgenin sular altında kalmasını engellemek ve yaz aylarında kurak geçen aylarda sulama suyu vermek amacıyla yapılan barajın etkileri, önümüzdeki yıllar içinde görülecektir.
Ancak toplanacak suların tarıma ne kadar, alt havzada bulunan doğal yaşam alanlarına ne kadarı verileceğini zaman gösterecektir. Taşkın sularıyla yıkanan ovadaki değişimler, Menderesin kirli sularını seyrelten Çine Çayı’nın nehre olan etkisi, menderes yatağında ve doğal yaşam alanlarındaki değişimler ve kurak aylarda su bekleyen çiftçilerin beklentileri, gelecek zaman içerisinde gözlenecektir.
Ömrünün 50 yıl olduğu söylenen Çine barajından 50 yıl sonra yaşayan insanlar, aynı değerleri görebilecekler mi bilinmez ama bu geçecek 50 yıl süre içinde yaşayacak insanlar, sadece mazide kalan fotoğraflar ve filmleri görebileceklerdir.
Mitolojide Tanrı Apollon’un çoban Marsyas’la Yarışmaya girdiği ve yarışmayı kazanamadığı için, Kral Midas’ın kulaklarını eşekkulaklarına çevirdiği ve Marsyas’ı bir çam ağacına bağlayarak derisini diri diri yüzdüğü ve sonradan pişman olarak onu bir ırmak haline getirdiği Çine Çayı vadisinde, günümüz çobanları da keçilerini artık otlatamayacaklar. Mitolojide o ırmağın bugün aktığı yer olan Çine Çayı’ artık yok.
Çine Çayı’nın içindeki tarihi İncekemer köprüsü de yok.
Ancak bir benzeri var. Hem de İncekemer’e çok yakın. İncekemer’in 15 km. batısında yer alıyor. Adı Kargı kemeri.
Belki de Romalılar “ileride burada yaşayacak insanlar İncekemer köprüsünü yok edebilir, o nedenle bir yedeğini yapalım” diye düşünmüş olabilirler.
Her tarafından tarih fışkıran ve geçmiş birçok uygarlıklara ev sahipliği yapan Büyük Menderes Havzası’nda, tahrip edilmesine ve yağmalanmasına rağmen kültürel eserler bitmiyor. Tarihi Kargı Kemeri de bunlardan birisi.
Çevresini asırlık zeytin ağaçlarının sardığı Kargı kemeri, bütün ihtişamıyla günümüze kadar gelebilmiş harika bir sanat eseri. Binlerce yıldır dimdik ayakta durarak günümüze kadar gelen Kargı Kemeri, bir vadi içerisinde gizlenmiş bir şekilde tarihe tanıklık ediyor. İncekemer köprüsü kaybolduğu için belki hüzünlüyüz ama onun ikizi kadar benzeri olan bir köprünün dimdik ayakta olduğunu görmekten çok mutluyuz.
Su tüm canlıların en doğal yaşam hakkıdır. Ancak doğru ve akılcı kullanılmadığında su da bitiyor, tarihte yok oluyor…
Hem suyu akılcı kullanmalı hem de bizlere miras kalan tarihe sahip çıkarak korumalıyız.
Kargı kemerinin yedeği yok artık…