Bafa Gölü’nde toplu balık ölümleriyle ilgili basında ve televizyonlarda çıkan haberler sonucunda, derneğimiz göl kıyısında ve yerleşim yerlerindeki balıkçılarla görüşerek bir araştırma yapmıştır.
Derneğimiz üyeleri göl çevresinde bulunan, Muğla İli Milas İlçesi’ne bağlı Kapıkırı ve Pınarcık Köylerine, gölün güneyinde bulunan turistik işletmelere, Didim’e bağlı Sakızburnu Dalyan’ına ve Aydın İli Söke İlçesi’ne bağlı Serçin Köyü’ne giderek, balıkçılarla ve turizmcilerle görüştü.
Görüşmeler sonucunda gölde balık ölümünün gerçekleşmediği, öldü denen balıkların fırtına nedeniyle kaldırılamayan ağlarda çatlayan ve balıkçılar tarafından atılan balıklar olduğu söylendi. Göl kıyısındaki tüm balıkçılar ve turizm işletmecileri tarafından doğrulandı.
Balıkçılar “bu yıl kapakların açılmasıyla birlikte göle çok balık girdi. Eylül-Ekim-Kasım aylarında yumurta atan ceran kefaller, yumurta dökmek için gölde gezmeye başladılar. Gölde birden balık hareketi olunca, gereğinden fazla ağ atıldı. Balıklar yumurta dökmek için sancılanınca ağlara takıldılar. Bir seferinde 500-600 kg. balık tutan balıkçılar oldu. Bu kadar çok balık tutulunca, balıkta para etmedi. Gelecek yıllarda ekonomimize katkı yapacak balıklar yabana gitti.
Balıkçılar “Geçtiğimiz günlerde bazı balıkçılar fırtına nedeniyle ağlarını kaldıramadılar. Ağlara takılan balıklar birkaç gün geç çıkarılınca balıklar telef oldu ve atıldı. Durum yanlış anlaşılmış, balıklar kendiliğinden öldü sanmışlar.” Dediler.
Bu yıl yağan yoğun yağmurlar ve menderes nehrinden gelen sularla birlikte göldeki su seviyesi yükselmeye başlamıştır. Yüzeysel olarak göl suyu temiz gibi görünse de, gölün doğal yapısında bir bozulma olduğu görülmektedir. Göl kış aylarında tüm sorunlarından arındırılmış gibi görünmekte, yaz aylarında ise tekrar sorunlar gündeme gelmektedir. Göldeki su kuşları ve su canlıları için çok önemli olan kaşaklar yok olmak üzeredir.
Balıkçılara göre bu yıl önceki yıllara kıyasla yılan balığındaki önemli düşüş görüldüğü söylenmektedir. Yılan balıkları dipte yaşayan, kirlilikten, su kalitesinden ve göç yolu üzerinde meydana gelen insan kaynaklı engellerden etkilenen bir balık türü olduğundan, bu azalma düşündürücü ve araştırılması gereken bir durumdur.
Uşak, Denizli ve Aydın Sanayisinin kimyasal atıkları ve geçmiş olduğu yerleşim alanlarının evsel atıkları Büyük Menderes Nehri vasıtasıyla Bafa Gölü’ne girmektedir. Kirli sular Bafa Gölü’nün ekolojik yapısını olumsuz etkilemekte, bu durum yaz aylarında açıkça görülmektedir.
Bafa Gölü çevresindeki zeytinyağı fabrikalarının kara atık suları, gölü kirletici unsurlardan birisiydi. Çevre ve Orman İl Müdürlüğü yapmış oldukları denetimlerle göle kara atık suların girişini engellemek için, her işletmenin dinlendirme havuzları yapmasını sağlamıştır.
Ancak gölün çevresindeki bazı işletmeler ve Büyük Menderesten gelen atıklar, gölü kirletmeye devam etmektedir. Kirletici unsurlar için bir an önce çözüm yolu bulunması, Bafa Gölü’nün ihtiyacı olan temiz su tahsisinin yapılması, gölün geleceğini olumlu olarak etkileyecektir.
Türkiye’de göller konusunda çalışmalar yürüten, Azap Gölü çalışmalarında işbirliği yaptığımız ve Bafa Gölü’nde de çalışmalar yürüten derneğimiz üyelerinden SDÜ Eğirdir Su ürünleri Fakültesi bilim adamlarından Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ “Bafa Gölü, yazın başka kışın başka ekolojik ve kirlilik özelliğine sahip bir sulak alandır. Kasım- aralık ayı su analizlerinde ve arazi çalışmalarının verilerinde, Bafa Gölü’nde sadece fiziki görünümde farklılık olduğunu, limnolojik verilerle Bafa Gölünde önçeki yıllara ait sorunlar devam ettiği görülmektedir. Son günlerde basında yer alan “Bafa Gölü hayata döndü” açıklamaları, ağır hastaya “maşallah bir şeyin yok” demektir. Bafa da biyolojik kirlilik hat safhada olup, bizim Kasım- Aralık ayı örneklerimiz bu boyutları belirlemiştir. Gözle görülebilir bir şekilde bitkiler çoğalmaktadır. Bu tür beyanatlar, Bafa Gölü’ne alınması gereken radikal önlemleri ötelemesine ve sorunlarının katlanmasına neden olacaktır.
İşin en kötüsü nasıl olsa göl kendini temizliyor denilerek( ki bu çok yanlış düşünce)göle bir kısım
kişi ve kuruluşlar daha çok atık bırakmaya devam edecektir. Bunlar mutlaka uyarılmalıdır. Bir yılda yağışlarla ve göle su vermekle göl temizlenmiş sayılmaz. Hastaya kan vermekle hasta iyileşmez, hastalık gölün içerisine işlemiştir. Biyolojik kirlilik oluşmuştur. Bafa Gölü doğal bir göldür. Doğal göller baraj gölü gözüyle bakılmamalıdır. Eğer şimdiden önlem alınmazsa; Bafa da önümüzdeki yaz aylarında yaşanacak olumsuzluklar, daha önceki yılları aratacaktır. Gölün en büyük zenginliğini; biyolojik çeşitliliğinin tür sayısı, kalitesi, suyunun ve canlılarının bünyelerinde bulunan kimyasalların ( ör: ağır metaller) oranı, göle giren suların miktarı ve kalitesi belirleyecektir.” Dedi.