Neslinin sona erdiği söylenilen, varsa da bunun 1966 yılından bu yana uluslararası koruma statüsünde bulunan ve coğrafi yapısı gereği bir yarımada şeklinde olduğundan, insan izinin pek bulunmadığı Dilek Yarımadasında olduğu tahmin edilen Anadolu Parsı’na ait ender görülen tahnitlerden birisi bulundu.
Germencik’li avcılara verdiği avcılık kursu sırasında, avcılar kulübünün tozlu raflarının arasında, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü Mehmet UZUNER tarafından bulunan Anadolu Parsı’nın tahniti kulüpten teslim alınarak, Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’ne getirilmiştir. İl Müdür Vekili Süleyman GÜNDEAY’ın katkılarıyla, temizlenerek Eski Doğanbey Köyü’nde bulunan Ziyaretçi Tanıtım Merkezi’nde sergileneceği bildirilmiştir.
Derneğimiz EKODOSD bugüne kadar Milli park çevresinde, Beşparmak Dağları’nda, Çine bölgesinde, Selçuk ve Şirince çevresinde parsla ilgili birçok araştırmalar yapmıştır.
Son olarak 1962 yılında, Milli Parkın doğu yakasında Kaplankaya sırtlarında Söke Konak mahallesinden bir avcının bir Anadolu parsını vurduğunu tespit etmiştik.
Beşparmak Dağları’nda yapmış olduğumuz araştırmalarda, bir tanesi sağlam bir şekilde kalmış, 4 adet kaplan kapanını bulmuştuk.
Eski keçi çobanlarından, hayvanlarını yedikleri için demir kapanlarla Anadolu parslarını nasıl avladıklarını araştırmıştık.
Anadolu Parsı’na ait tahnitin Germencik’te bulunmasının ardından araştırmalarımızı bu bölgedeki köylere çevirdik.
Bulunan tahnite ait Anadolu Parsı’nın, Aydın-İzmir karayolunun kuzeyinde tepede görülen Kızılcagedik Köyü’nde vurulduğunu tespit ettik.
Etrafı yaşlı zeytin ağaçlarıyla çevrili köyde yaşayan eski avcılarla konuştuk.
Tarihi çok eski yıllara dayanan köy, modern kentlere çok yakın olmasına rağmen bakir bir coğrafyada bulunmaktadır. 1938 yılında Eski Kızılcagedik’te yaşayan Ömer Lütfü isminde bir avcı köye yakın Kozalak boğazda çulluk avı için bek yaparken, civarda otlayan koyunlarının ürkerek kendisine doğru sürü halinde geldiğini görür. Koyunlarının arkasındaki hayvanın ne olduğunu bilmeden ateş eder. Yaralanan hayvan büyük bir taşın üstüne çıkar. Ömer lütfü köye gelerek durumu anlatır. Ertesi gün sabah erkenden eli silahlı köylüler toplanarak olayın olduğu yere gelirler. Köyden Hacı Mehmet isimli bir avcı, Anadolu Parsını bir ağacın üstünde görür. Tek dolma tüfekle parsı yere indirir. Parsın derisini daha sonra köyde yüzerler.
Yaralayan ve öldüren avcıların eşleri “senin kocan değil, benim kocam vurdu” diye post kavgası yaparlar. Post daha sonraki yıllarda Germencik Avcılar kulübü tarafından içi saman doldurularak, yıllarca burada kalır.
Kozalak boğazında araştırmalarımızı yaparken aniden boğazdan çıkan karakulak bizleri çok heyecanlandırdı. Anadolu parsının bir zamanlar habitatı olan bölgede, yaban hayatının zengin bir şekilde devam ettiğini gördük. İnsanoğlunun türlü şekillerde avlayarak, zehirleyerek, yaşam alanlarını daraltarak Anadolu Parsı’nın yok edildiği bu bölgede, karakulak gibi önemli bir canlı türünün yaşaması son derece sevindiricidir. Önemli olan bu hayvanların korunarak neslini devam ettirebilmesidir.
Bölgede diğer köylerde yapmış olduğumuz araştırmalarda, Habibler Köyünün ünlü avcılarından Üzeyir YALÇI’nın halasının oğlu, 1966 yılında Meriç Deresi mevkiinde bir Anadolu parsı görür. İlk defa gördüğü bu canlının köyde konuşulan kaplan olduğunu anlar ve ateş edemeden korkarak kaçar. Köyde bu olay yüzünden uzun süre alay konusu olur.
Dampınar köyü avcıları, 1951 yılında Doğrukestane mevkiinde, hayvanlarına zarar verdiği nedeniyle Anadolu parsını vurmak için bir sürek avı yaparlar. Avcılardan Abdül DEMİRAY tarafından, pars tek kurşunla vurulur. Civardaki bütün keçi çobanları parstan kurtuldukları için, köye birer keçi bağışlarlar. Köy halkı keçileri açık artırmaya çıkarır. Açık artırmadan toplanan parayla köyün camisini yaptırırlar. Parsın derisini yüzerek, o günlerde nahiye olan Büyükkale Köyünün nahiye müdürüne satarlar.
Aynı köyden, geçtiğimiz yıl ölen Ali CEYLAN, 1958 yılında komşu Tire köylerinde yaptığı zeytin aşısından dönerken, Tire’ye bağlı Alaylı Köyü Karadut çeşmesinde su içen eşeğinin birden kulaklarını dikmesinden şüphelenince, etrafına bakar ve taşın üzerinde Anadolu parsını görür. Tüfeğiyle ateş eder ve kaçar. Ertesi gün bölgeye diğer köylülerle birlikte geldiğinde, parsı ölü vaziyette yerde bulurlar. Postunun akibetinin ne olduğu belli değildir.
Bölgemizden Roma’ya gladyatör dövüşleri için gönderildiğinden beri, türlü tuzaklarla, zehirlerle ve avlanarak tüketilen Anadolu Parslarının, günümüzde ancak hikayelerinin izini sürebiliyoruz. Çok yakın tarihte var olan, bugün hala yaşayan insanların canlı olarak görebildikleri bu muhteşem hayvan artık yaşamıyor. Hala bir gün bir yerlerden çıkar diye umut ediyoruz. Doğada yaşayan her canlının korunması gerekir. Çünkü her canlının ekosistem içerisinde bir görevi vardır. O canlının ortadan kaldırılması, diğer canlıları olumsuz olarak etkileyecektir. Bir türün yok olması, diğer türlerin çoğalmasına ve bu durumda da oradaki dengenin bozulmasına neden olacaktır. Bugün bunu köylerde güzel bir örnekle görebiliyoruz. Bir zamanlar hayvanlarını telef ettikleri için vurdukları Anadolu parsı, bölgedeki domuzların nüfusunu dengede tutuyordu. Bugün Anadolu parsı kalmadı, fakat her tarafta domuz bolluğu yaşanıyor. Günümüzde köylüler, ürünlerini yedikleri için en çok domuzdan şikayet ediyorlar.
ANADOLU PARSI (Panthera pardus tulliana)
Kedigiller ailesinden olan Anadolu Parsı ormanlar, otlaklar, yaprak döken ormanlar, maki kaplı sarp ormanların olduğu alanlarda yaşamını sürdürür. Yaşam süreleri 20-25 yıl olup, bir seferde 2 veya 3 yavru doğurur. Genel olarak çok zarif ve çeviktir. Kürkünün rengi çok canlıdır. Sarı renk üzerine siyah beneklidir. Gözleri karanlıkta çok iyi göründüğünden gece de avlanır. Post desenleri, sessiz yürüyüşü ve arazideki en küçük engebeden çok iyi yararlanması sayesinde, parsı doğada görmek çok zordur. Onun yerine kesik kesik, öksürüğe benzer kısa kükremeler şeklindeki sesi daha sık duyulur. Fiziksel yeteneklerin yanı sıra avı planlamadaki becerisi de gelişmiştir. Elde etmek istediği hayvanın huyunu suyunu bilir ve çoğu kez ona pusu kurar. Ağaçlara, kayalıklara kolayca tırmanır. Avının yaklaşmasını yavaşça bekler. Hem gündüz hem gece planlı hareketlerle koşmadan avını izler ve 6 mt.ye varan sıçramalarla avını yakalayarak, ağaç üzerine veya kaya kovuklarına taşır. Geyik, alageyik, yaban keçisi, yaban domuzu, oklu kirpi, küçük memeliler ve kuşlar temel besinidir. Anadolu Parsı, leopar türleri içerisinde en iri olanıdır.