Aydın Bölgesi’nde Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’ndan sonra zengin biyolojikçeşitlilik barındıran doğa alanlarından olan Koçak Vadisi’ni üyelerimize tanıttık.
Eşsiz bitki örtüsüne sahip Koçak Vadisi’ne, yazdan kalma bir günde 400 metre yükseklikten doğanın zorlu koşullarını aşarak indik.
Türkiye’nin kestane ambarı olan Aydın’ın, en fazla kestane üretildiği bölgede kestane ağaçlarını inceledik.
Vahşi bir tabiatın devam ettiği Koçak Vadisi’nde, parkurun bazı bölümlerini koruma ipleriyle indik.
Sonbaharın tablo gibi renk oluşturan görüntüleri içinde, dökülen sarı yapraklar arasında yürüdük.
Vadideki zengin biyolojik çeşitliliğin oluşmasına yol açan Koçak
Çayı’nın kıyısından yürüdük ve bitki türlerini inceledik.
Bugüne kadar hiç görmediğimiz devasa büyüklükteki çınar ağaçlarını hayranlıkla izledik. Yüzlerce yıllık doğal anıtları dokunduk, altında kimlerin dinlendiğini düşündük.
İnsan faaliyetlerinin çok az olduğu Koçak Vadisi’nde, doğanın tüm canlılığını izledik.
Doğa fotoğrafçılarının harika kareler yakalayacağı ender yerlerden birisinin Koçak Vadisi olduğunu anladık.
Gökyüzünde uçan yırtıcıların kanyondaki derin kayalıklarda barındığını gördük.
Vadinin dip kısımlarında yürürken, kendimizi bazen Amazon Ormanlarında yürüyor gibi hissettik.
Aydın’ın hemen yanı başındaki Koçak Vadisi’nin, Hard Trekking tutkunları için çok önemli bir yer olduğunu düşündük.
Koçak Vadisi’nin botanik meraklılarınca günlerce araştırma yapabilecekleri doğal bir alan olduğunu gördük.
Doğa yürüyüşleri sırasında neyle karşılaşacağımız belli olmuyor. Kentlerde her gün alıştığımız yürüyüş tarzından çok farklı bir şekilde ve zor arazi koşullarında yürümek ve kaslarımızın her adalesini çalıştırmak zorunda kalıyoruz. Koçak Vadisi parkurunda vücudumuzdaki her adalenin çalıştığını fark ettik.
Yoğun olarak ancak Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nda görebildiğimiz sandal ağaçlarının, Koçak Vadisi’nin en yoğun ağaç türünü oluşturduklarını gördük.
Koçak Vadisi’nin birbirine girmiş bitki toplulukları arasından çıkan kuş seslerinin yoğunluğu, vadinin orman kuşları açısından ne kadar zengin bir yer olduğunu gösteriyordu.
Bitkilerin sıklığının çoğu yerde tüneller oluşturduğunu gördük.
Yemek molamızı Koçak Çayı köprüsünde harika manzarada verdik.
Herkes akşamdan hazırladığı kumanyalarını, Koçak Çayı kenarında yedi.
Sadece su ve kuş seslerinin duyulduğu doğanın muhteşem güzelliğinde, yoga uzmanı bazı üyelerimiz meditasyon yaparak huzura kavuştu.
Koçak Vadisi’nin muhteşem güzelliklerini arkada bırakarak tırmanışa geçtik.
Parkurda tırmanırken aşağıdaki güzelliklerin yok olmaması için “bir şeyler yapmalı” diye düşündük.
Çünkü Aydın’ın en güzel doğal alanlarından birisi olan Koçak Vadisi’nde, tehditlerin çoğaldığını gördük.
Civar köylerin tüm çöpleri kanyonun üzerindeki yoldan Koçak Vadisi’ne boşaltılıyordu. Çöplerin boşaltıldığı alanın altında yırtıcı kuşların yuvaları bulunmaktaydı. Çöpler döküldüğü alandaki bitki örtüsünü tamamen tahrip edip, aşağıdaki Koçak Çayı’na dökülüyordu. Çaya dökülen çöpler vadideki ekosistemi doğrudan etkiliyordu. Aynı zamanda buraya dökülen çöpler, Koçak çayının sularıyla birlikte Büyük Menderes Nehri’ne gidiyordu. Büyük Menderes’ten de Ege Denizi’ne…
Çöpleri atanlar ise, kendi bölgelerinin haricinde kaç yeri kirlettiklerinin farkında bile değillerdi.
Köylülerin çöp konusunda söyledikleri tek şey “nereye atalım” oluyor. Yetkili kurumlar ilgi göstermezse, onlarda en kolay yere atıyorlar.
Koçak Vadisi’nde kaçak kesimler hala devam etmektedir. Özellikle Pazar günleri yapılan kaçak kesimler, vadideki bitki örtüsünü tahrip etmekte, en üzücü olansa çok odun yapar amacıyla, yüzlerce yıllık doğal anıtlar bir bir kesilmektedir. Koçak Vadisi’nde son bir yıl içinde eşi benzeri olmayan bir sandal ağacı ve 1000 yaşın üzerindeki bir çınar ağacı kesilmiştir.
Yürüyüşümüz Aydın’ın en fazla kestane çıkaran köyü Eğrikavak’ta son buldu. Köyün çocukları bizi karşıladı. Onlarla doğa ve çevre konusunda sohbet ettik.
Öncelikle bölgedeki yöre halkına buradaki doğal zenginliklerin farkında olmalarının sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Burada koruma-kullanma dengesi gözeterek yapılacak ekoturizm faaliyetlerinin, yöre halkının ekonomisine destek olacağını ve bu sayede de Koçak Vadisi’ne özellikle yöre halkının sahip çıkacağını inanıyoruz.
Biz de bölgenin en ünlü ürünlerinden kestane, ceviz ve yayla incirlerinden satın alarak, kahvelerinde çay içerek köy halkının ekonomisine küçükte olsa katkı yaptık.
Koçak Vadisi’nde genetik çeşitliliğin devamlılığı için, bitki ve hayvan türlerinin korunması ve buradaki türlerin yaşam alanlarının koruma altına alınmasının şart olduğuna inanıyoruz. “Uluslararası Biyolojik çeşitlilik Yılı”nda böylesine değerli tabiat hazinesi niteliğindeki doğa alanına, ilgili kurumların duyarlılık göstermesini bekliyoruz.
Etkinliğimizin sonunda Aydın Müzesi’nin benzersiz antik eserlerini inceledikten sonra, Kuşadası’na geri döndük.