Yüzyıllardır denizcilerin yönlerini bulmalarını sağlayan ve onları kazalardan koruyan deniz fenerlerinin birçok hikayeleri vardır. Uydu haberleşme sistemlerindeki gelişmeler her ne kadar deniz fenerlerine olan ilgiyi azaltsa da, riskli bölgelerdeki birçok fener görevini yapmaya devam etmektedir. Dünyada gelişen teknolojiyle birlikte artık eski fenercilik devri de bitmiş ve o güzel anılarda tarihte kalmıştır. Kuşadası Dilek Boğazındaki 1949 yılında hizmete giren Bayrak Adası feneri de, birçok anıların geçtiği fenerlerden birisidir. Fenerin yer aldığı Bayrak Adası, Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı ile Yunanistan’ın Samos Adası arasındaki dar boğazın tam ortasında yer almaktadır.
Dilek yarımadasında bulunan İlyas ağa karakolu ile Samos Akra Gatos arasında başlayan ve halk arasında dar boğaz olarak bilinen Dilek boğazı, yaklaşık 1 mil genişliğinde ve 4 mil uzunluğundadır. Hatta en dar yerinde bir kıyıdan diğerine yüzülebilecek uzaklıktadır. Bayrak Adası Boğazı tam ortasından ikiye böler. Adanın her iki yanı derin geçittir. Samos tarafı daha geniş olduğundan gemiler bu tarafı tercih eder.
Birçok özel yat ise manzaranın keyfini çıkarmak için, Milli park kıyılarına paralel geçer. Boğazda akıntı çoktur. Akıntı genellikle doğu ve poyraz yönünde akar. Bayrak Adası’nı geçtikten sonra Dip burun koyu gelir.
1960 yılına kadar kademeli olarak birkaç fenercinin görev aldığı Bayrak adası, 1966 Yılında Dilek Yarımadasının milli park olmasıyla birlikte, koruma sınırlarının içine alınmıştır. 30 dönüm büyüklüğündeki Bayrak Adası’nın 1 dönümü ve adadaki fenerin yönetimi Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne bağlıdır. Kuşadası’nda yaşayan Halil ve Esma POYRAZ 1960 Yılında eşiyle birlikte kadrolu olarak Darboğaz fenercisi olarak göreve başlar. Bu görev 1980 yılına kadar 20 yıl sürer.
Darboğaz fenercisi Halil POYRAZ’ın tek oğlu Hasan POYRAZ kış aylarını ilkokulu okumak için Kuşadası’nda, yaz aylarını ailesinin bulunduğu Bayrak Adası’nda geçirir. O yıllarda adada kürekli küçük bir kayık bulunmaktadır. Fenerci kürekli olan bu kayıkla milli parktaki Poyraz koya geçerek, yiyeceklerini pişirmek için odun toplardı.
Fenerciye ayda bir kere, Kuşadası’ndan balıkçı motoruyla birlikte yiyecek getirilmekteydi. Esma POYRAZ, Kuşadası'ndan kayıkla getirilen unlarla ekmeklerini taş fırında yapardı.
Bayrak Adası’ndaki fenerci lojmanı 4 oda, 1 mutfak, 1 tuvalet ve 1 banyodan oluşmaktaydı. Mutfağın altında ve avluda yağmur sularıyla depolanan 30’ar tonluk su sarnıçları bulunmaktadır. Kurak geçen yıllarda su ihtiyacı milli parkta bulunan İlyas ağa ve Dip burun’dan karşılanmaktaydı. Yiyecekler genellikle kuru gıda olduğu için, adada 100 kadar tavuk eti için, birkaç keçi ve koyun sütü için beslenmekteydi. Adada ağaç olarak incir, badem ve delice zeytin, bitki olarak at kasnağı, nergis, arap saçı, manguta mantarı bulunmaktadır. Adada sarı yılan ve fareden başka hayvan yoktur.
Bayrak Adası’nın etrafındaki kıyılarda orfoz, sargoz, eşkina ve müren balıkları boldur.
Mahrumiyet bölgesi olduğundan fenercinin görüşebildiği kişi sayısı sınırlıydı. Türk ve Yunanlı balıkçılar zaman zaman adaya gelirdi. Fenerci 1965 yılına kadar kış aylarında milli parkta keçi, koyun, sığır ve deve güden Nero ve Dipburun üstündeki düzlüklerde barınan Yörüklerle dostluklar kurmuştu.
Fenerin yanması için İstanbul’dan yılda 4 tüp geliyordu. Tüpler akşam yanıyor, sabah sönüyordu. 1992 yılında fener güneş enerjisine döndürüldü.
Her sabah uyandığında yüzme mesafesindeki Samos’ta bulunan yunanlılara selam veren darboğaz fenercisi, bu ağır koşullardaki görevini tam 20 yıl sürdürdü.
1980'li yıllarda “yeter artık” diyen fenerci emekliye ayrılınca, adadaki fenerciliğe talipli çıkmamış ve mevcut kadro Kuşadası Güvercin ada Feneri'ne verilmiş, Bayrak Adası da fenercisiz kalmıştır. Bayrak Adası Feneri günümüzde güneş enerjili ve gün ışığına ayarlı olup, bakımını Kuşadası'ndan kiraladıkları tekneyle ayda bir Bayrak Adası’na Giden Güvercin ada fenercisi yapmaktadır.
Hayatının 20 yılını Türkiye ve Yunanistan arasındaki denizin ortasında küçük bir adada geçiren, belki de bu süreç içinde başından yüzlerce olay geçen Kuşadalı Halil POYRAZ anılarıyla birlikte bu dünyadan göçüp gitmiştir. Halil POYRA’Zın o tarihlerde ilkokul öğrencisi olan oğlu Hasan POYRAZ, çocukluğunun geçtiği Bayrak Adası’ndaki günleri anımsayarak, 1970’li yıllarda yayınlanan Hayat Mecmuasının kapağındaki babasıyla ilgili haberi gösterirken “en çok isteğim ailemi 1970’li yıllarda çekerek televizyonda gösteren Uğur DÜNDAR’ın “göndereceğim” dediği kasetlerin elime ulaşması. Annemle babamın hayattaki tek görüntüsü Uğur DÜNDAR’ın çektiği filmler. Eğer onlar elime ulaşırsa çok mutlu olacağım”
Bayrak Adası’nın eski feneri, yarım mil ötesinde bir Avrupa ülkesi olan Yunanistan’ın Samos Adası’na bakarken, darboğazdan geçen dünyanın en büyük kruvaziyer gemilerinin yolcuları da, Bayrak Adası’nın harika manzarasını izlerler.
Ülkemiz kıyılarına giren tüm gemi ve yatların ilk gördükleri Türk yapısı, Bayrak Adası feneri olmaktadır.
Bayrak Adası’nda yıllarca görev yapan fener ve konut bakımsızlıktan dökülmektedir. Darboğazdan gelen geçen gemi ve yatların ilk gördükleri yapı olan fener ve konut, harap durumdan kurtarılıp restore edilerek, beyaza boyanıp sürekli bakım altında tutulması gerekir. Bakıma alınmadığı takdirde bir gün yıkılabilecek durumda olan yapı için, ilgili kurumların bin an önce duyarlılık göstermeleri gerekir.
Kuşadası Körfezi’nde bayrağımızın dalgalandığı tek Türk adası olan Bayrak Adası, yanından gezi yatlarının geçtiği, gemilerle geçen dünya insanlarının gördüğü stratejik öneme de sahip olan bir adadır.