Dünyanın en büyük kruvaziyer gemilerinin ziyaret ettiği Kuşadası, binlerce yıldır birçok uygarlıklara ev sahipliği yapmış, yanı başında Türkiye’nin en ünlü antik kentlerine komşu olmuştur.
Burada binlerce yıldır yaşayan insanlar, Küçük ve Büyük Menderes nehirleri arasında kalan bereketli coğrafyadan beslenmişlerdir.
Geçtiğimiz yıllarda Meryemana’dan başlayan ve Kuşadası’nın kuzeydoğusuna kadar gelen orman yangını bölgedeki kızılçam ormanlarını yok ederek, bitki örtüsünde büyük tahribat yaratmıştır.
Bu büyük yangından kurtulan ve doğal bir botanik parkı niteliğinde olan bir bölge, kızılçamların ve makiliklerin karşı karşıya olduğu çok zengin bir ekosistemi barındırmaktadır.
Akdeniz bitki örtüsünün en güzel örneklerinin görüldüğü, yaban hayatının devam ettiği ve Kuşadası’nın en iyi suyunun çıktığı doğal bu alan Bahçecik Boğazı’dır.
Nisan ayı sonuyla, Mayıs ayının başında çok kısa süre çiçek açan ve Hristiyan inanışlarına göre; Hz. İsa’nın ihanet eden havarisi Yahuda’nın kendini bu ağaca asmasından dolayı utançtan kızararak kızıla dönen Erguvan ağaçlarının, Bahçecik Boğazı’nda sonbaharda da açtığı hayretle görülür.
Kuşadası’nın en lezzetli dağ çilekleri Bahçecik Boğazı’nın makilikleri içinde, meyvelerini kuşlara ziyafet olarak sunmaktadır.
Sonbaharın gelmesiyle birlikte açan siklamenler, Bahçecik Boğazı’nı birden renk cümbüşüne çevirirler.
Kendilerini pipo olmaktan kurtaran fundalar, Bahçecik Boğazı’ndaki Kızılçam ormanlarının karşısında bulunan makiliklerin içinde muhteşem renkleriyle sonbaharda çiçek açarlar.
Bahçecik Boğazı, botanik tutkunlarının sonbaharın en güzel renklerini görebilecekleri Kuşadası’nın yanı başında bulunan ender yerlerden biridir.
Zambakgillerden olan ve sadece Aydın ve Muğla’nın sahil kesimlerinde yetişen Sapama çalıları, Bahçecik Boğazı’ndaki makilerin üzerine sarılarak üzüme benzeyen meyveleriyle harika bir görüntü oluştururlar.
Eski yıllarda şeker yerine veya yapılan tatlılarda ağırlıklı olarak kullanılan, günümüzde ise yerini beyaz şekere bırakan, yüzyıllar boyunca elmas ölçmek için kullanılan ve bu yüzden karat denilen ölçüye adını veren, çekirdeklerinin dört tanesi bir dirhem eden, halk arasında olağandan fazla giyinen ve süslenen kişilere “iki dirhem bir çekirdek” deyimini söyleten, Akdeniz bitki örtüsünün önemli ağaç türü olan Keçiboynuzu, Bahçecik Boğazı’nın ağaç türleri arasındadır.
Bahçecik Boğazı’nda yeşil bir doğanın içinde yer alan ve mühendislik harikalarından biri olarak kabul edilen Efes Antik Kenti’nin suyollarına ait bir köprüden, 1998 yılına kadar üzerinden yürünerek geçiliyordu. Taşları yağmalanarak yapılarda kullanılan antik köprü, Bahçecik Boğazı’nın tarihi yapılarından birisidir.
Kuşadası’nın yanı başında yer alan Bahçecik Boğazı’nın doğal coğrafyasında, önemli bir yaban hayatı devam etmektedir. Birçok yaban hayvanının yanı sıra orman kuşlarıyla birlikte atmaca, puhu ve şahin gibi yırtıcı kuşlar yoğun olarak yaşamaktadır.
Bahçecik Boğazı’ndaki suyun tadını bilen birçok insan, Kuşadası’ndan gelerek bu sudan götürmektedir.
Bahçecik Boğazı’nın doğal ortamı bittiğinde coğrafyanın bu güzel bitki örtüsünün birden değiştiği görülmektedir.
Kente yaklaştıkça tarımın ön plana çıkmakta olduğu görülür.
Kente en yakın tarım ürünü olan zeytinin, Bahçecik Boğazı’nda henüz betona yenik düşmediği görülür.
Doğada insan etkisi olsa bile, rahat bırakıldığında bu izleri kaybetmek için, Bahçecik Boğazı’nda olduğu gibi büyük bir hız göstermektedir.
Şifa niyetine içmek için pazardan alınan adaçayları, sürekli yukarıdan baktığı Kuşadası’na şöyle seslenmek isterdi “bizim yaşadığımız doğal alanların yok olmasından sadece bizler değil, buralarda yaşayan hayvanlar ve zaman içerisinde kentinizde yaşayan insanlar da zarar görecektir. Kentinizin yanı başında henüz doğallığını yitirmemiş bizlerin yaşadığı zengin biyolojik çeşitlilik barındıran bu alanları koruyun.”
Bahar aylarında bir çiçek bahçesine dönüşen Bahçecik Boğazı, Sonbaharda ilkbaharı yaşamak isteyen botanik tutkunlarını ve bitki fotoğrafçılarını bekliyor.
Doğal Botanik parkı Bahçecik Boğazı’nı tanıyın ve korunmasına katkı yapın.