Sulak alan ve göl kenarlarında yetişen, Latince ismi “Arundo donax” olan, insan yaşamında önemli yeri olmasına karşın pek fazla fark edilmeyen, boğumlu ve sert gövdesi olan doğal kamışlar vardır. Yani Ege’de bilinen ismiyle kargılar.
Kargılar antik çağlardan beri insan yaşamının her alanında gerek savaşlarda, gerekse her türlü kullanım eşyası olarak kullanılmıştır.
Ege bölgesinde göl kenarlarında sulak her alanda bulunan Arundo Donax özellikle Ege'de kargı adıyla tanınır.
Yetiştikleri ortamda güzel bir görüntü sergileyen kargılar aynı zamanda kuşlar için iyi bir beslenme ortamı ve barınma ortamı oluştururlar.
Kargıların bölgemizde sosyal yaşam üzerinde önemli etkisi vardır. Sümer toplumundan itibaren kullanıldığı sanılan ve günümüze kadar gelen dokuz boğumlu olarak meydana gelen müzik aleti Ney, budaklı kargılardan yapılır. Dağlarımızda koyun güden çobanlar kavalını kargıdan yaparlar.
Anadolu kültüründe yaygın olarak yer alan kargılar, en eski el sanatlarından birinin ham maddesidir. Plastik naylon gibi teknolojiye ve Çin’den ithal edilen ucuz ürünlere rağmen, geleneksel el sanatını yaşatmaya çalışan roman vatandaşlarımızın önemli geçim kaynağıdır kargıdan yapılan sepetçilik.
Roman ailelerinde küçükten başlar çocuklar sepetçiliği öğrenmeye. Sepetlik kargı kamışlarını, hayıt ve söğütleri hazırlayarak suya ıslarlar. Hayıt sürgünleri keskin bıçaklarla soyulup temizlenir ve ortasından ikiye ayrılarak sepetin iskeletini oluşturmak üzere hazırlanır. Yıldız şeklinde üçerli hayıt sürgünleri birbirine örülerek sepetin tabanı imal edilir ve kargılarla örülür. Köylük yerlerde eskiyen sepetler atılmaz, içine saman konularak tavuklara folluk yapılır, gurk olan tavuklar kargıdan yapılan bu sepetlerin içine yatar.
Doğal alanların yok olması nedeniyle azalan kargılar ve gelişen teknolojiyle birlikte el sanatlarının yerini alan teknoloji, gelecekte roman vatandaşların çocuklarının farklı mesleklere yönelmesine neden olacak gibi görünmektedir.
Tarla kenarlarında çit olaraktan kullanılan kargı, tütün dizilerinin kurutulmasında ve hayvanların güneşten korunmasında da kullanılır.
Turistik işletmelerin, otellerin, kafeteryaların tavanlarını güneşten korur Kargılar.
Kimi zaman menderesin kıyısında oltasını sallar balıkçı kargıyla, bazen de balık geçişlerini engellemek için suyun üzerine dizer kargılarını.
O kadar çok yararı vardır ki kargıların, bir nehrin üzerine atılan çöpleri temizlik işçisi gibi toparlar, onların denize gitmelerini önler.
Kargılar bölgemizde birçok tekerlemelere konu olmuştur. Aydın şivesiyle söylenen bir tekerlemenin hikayesinde kargılar şöyle anlatılmıştır. "İncirliova’ lı Halil çavuş kargı alacaktı, En güzel kargılar Mestan Efe’ de vardı. Mestan efe’ de Mestan efeydi hani. Maşallah çenesi bir açıldı mıydı itfaiye sireni bile onu susturamazdı. Ama ne yapsın Halil Çavuş… İşitmişti bir kez kargıların en güzellerinin onda olduğunu. Mestan Efeyi Gireniz köyünde dutlu kahvede buldu. Selamlaştılar. “Bize biraz gagı lazım da …” “ veriveren bizim oğlan…” Dama vardılar, kargıları seçtiler, ardından pazarlık başladı.
Halil çavuş “Söle bakalım, bağı kaça” “bi mecit (yirmi kuruş)” “çok dedin efe” İşte o zaman açıldı Mestan Efe’ nin çenesi “Eee gaçcım” dedi efe “gagı va, gagıcık va, gagıdan gagıya fak va. Gagı va beli bükülü, gagı va deli dövülü, gagı va mertek gibi, gagı va direk gibi. Elbeeli gagısı va, hıdıbeeli gagısı va. Gagı va sarı saman, gagı va dersin el aman. Gagı va sopa olmaz, gagı va tapa olmaz… Gagı va bayrak gibi, gagı va bamak gibi… Gagı va yüklensen topu deviri, gagıcık va yel üfürünce eğrili… Gagı va üç adam daşıı, gagıcık va sinek gonunca belini gaşıı. Gagı va kız güzeli, gagıcık va süs güzeli… Gagı va denizden baline çekee, gagıcık va isna elinden ne çekee… Gagı va asmaya dal olu, gagı va deliksiz gaval olu… Gagı va kütük olu, gagıcık va düdük olu. Sonunda “aman” dedi, Halil Çavuş. Mestan Efe “Gagı va şümendife yolu, gagıcık va içi hava dolu” diye devam ederken, Halil Çavuş’un parayı vermesi ile kaçıp gitmesi bir oldu… Mestan Efe hala arkasından bağıyordu “Gagı va gagıcık vaa. gagıdan gagıya nah bi garış faak va. Gagı va bilek gibi, gagıcık va mertek gibi…”
Kuşadası’nda kıyıda köşede kalabilen kargıları vardır.
Kuşadası’nın neresinde bir kargı topluluğu görürseniz, bilin ki orada bir su kaynağı var demektir.
Son 30 yıldan buyana süren yoğun yapılaşmalar dere yataklarını ve su kaynaklarını yok etmiştir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Kuşadası’nın içinde kendini şimdilik koruyabilmiş birçok kargı toplulukları bulunmaktadır.
Adını kuşlardan alan Kuşadası’nın, kayboldu sanılan kuşlarının bu kargı toplulukları içinde yaşamlarını sürdürdüklerinden pek çoğumuz farkında bile değildir.
Dere yataklarına dozer sokup zemini tutan kargıları süpürmek, katı malzemeyi parçalayıp yumuşatmak; dere yatağının su akışıyla beraber daha çabuk oyulmasına ve sürüklenmesine sebep olmaktadır.
Bu işlemin gelen taleplerle sürekli tekrarlanması, dere yataklarının derinleşmesine ve kıyısındaki arazilerinin göçerek kaybına sebep olmaktadır. Makineli kazı yapmak ve yataklardaki kargıları yok etmek, dere yataklarına ve kıyıda bulunan arazilere zarar vermektedir.
Doğal bitki örtüsü tahrip edilmiş ve kıyısında kargı toplulukları bulunmayan su yataklarında erozyon önlenememektedir.
Kargıların bu kadar çok yararı olmasına karşın, bilinçsizce kazılmaya ve yakılmaya devam etmektedir.
Dere yataklarına birçok konut yapılmakta ve kıyıda bulunan kargılar kesilerek yerine istinat duvarları inşa edilmektedir.
Kirlilik gözüyle bakıldığı için, dere yatağındaki kargılar yok edilmektedir. Zeminin sağlamlığını bu kargıların oluşturduğu bilinci yaygınlaşmamıştır. Buradaki kargıların yok olması, zemindeki katı toprağı yumuşatacak, dere yatağından gelen suyla birlikte zemin oyulacak ve istinat duvarı da çökecektir.
İşin kolayına kaçan bilinçsiz kişiler, molozlarını dere yataklarındaki kargıların üzerine dökmektedir.
Halbuki Kuşadası’nı sel felaketinden kurtarabilecek önemli bir bitkidir kargılar. Dağdan gelen suyun akış hızını düşürüp, gelen bütün çöplerin, ağaç kütüklerinin menfezlerin içine girişini engelleyip tıkanmaktan kurtarırlar.
Bu kadar yapılaşmaya ve betona inat, denizin dibindeki taşların içinden çıkarak, yanından gelip geçenlerin farkında bile olmadığı ve her yıl kesmelerine karşın arsız bir şekilde yeşilin sembolik bayrağını sallar gibi sahilde sallanan bir grup kargı bulunmaktadır.
Yanı başına dikilecek bir tanıtım panosunda kargıların özellikleri, bölgemizdeki sosyal boyutları, insan yaşamındaki önemi anlatılmalı, kargılar konusunda insanlar bilinçlendirilmeli, denizin yanı başındaki bu kargılar sembolik olarak olsa da korunmalıdır.