Kuşadası Kuştur Mevkiinde 2500 yıllık bir ören yerinin kalıntıları bulunmaktadır. EKODOSD Yönetim Kurulu Üyesi arkeolog Levent KUTBAY’ın yayınladığı çalışmalarında bu tarihi kalıntıların, efsaneye göre Agememnon'un askerleri tarafından kurulan Pygale antik yerleşim yeri olduğu belirtilmektedir.
Pygale insanlık tarihindeki en eski sağlık merkezi olarak bilinmektedir.
Kaba etlerindeki hastalıklar nedeniyle askerlerin buraya gelmesiyle, kalçadaki kaba et anlamına gelen Pygela ismini almıştır.
Bir zamanlar flamingolara ve birçok su kuşuna ev sahipliği yapan, daha sonra kısmi olarak doldurulan, denizle bağlantısı kesilen, daha sonra tekrar açılan ve sulak alan ekosistemi tamamen yok olan Tusan Oteli'nin arkasındaki gölet, Pygale şehrinin limanı ve gemi bakım yerleriydi.
Geniş bir alana yayılan Pygale’nin kuzey kıyılarında, kentin ana mahallelerinden biri bulunmaktadır.
Mahalleye ait deniz kıyısındaki yerleşim izlerinden bazıları günümüze kadar ulaşabilmiştir.
Denizle gölet arasında kalan boğazdaki suyun içinde bazı kalıntılara rastlanmakta ve yerleşimlere ait duvarlar hala sağlamlığını korumaktadır.
Ana kayalara oyulan oda yapıları kısmen denizin içinde bulunmaktadır.
Yapılmasının üzerinden 1700 yıl geçmesine rağmen, kısmen de olsa bazı mozaikler sağlamlığını korumaktadır.
Bugüne kadar hiçbir çalışma yapılmadığı gibi, korunamadığından dolayı da mozaikler her geçen gün, üzerine basarak geçenler tarafından kaybolmaktadır.
Belli bir koruma çemberi ve bilgilendirme panoları oluşturulmadığından, alana gelen amatör balıkçılar, birkaç balık tutmak uğruna binlerce yıllık tarihin üzerinde olduklarının farkında olmadan, keyifle oltalarını sallamaktadır.
Bir yandan üzerine bastıkları tarih yok olurken, diğer yandan yanlarında getirmiş oldukları atıkları bırakarak, çevre kirliliği yaratmaktadırlar.
Acilen koruma tedbirleri alınarak alana insan girişi engellenmeli, binlerce yıldan bu yana günümüze kadar dayanabilen bu mozaikler korunmaya alınmalıdır.
Aksi halde buradaki zenginlikler yok olacak, sadece tarihin üzerinde insanların bıraktıkları pis bir iz kalacaktır.
Tüm bu değerler Kuşadası’nın şansıdır. Turizm bir kazanç kapısıdır. Ancak sahip olduğumuz doğal ve kültürel değerleri, koruma-kullanma dengesi gözeterek kullanabildiğimiz sürece turizm ayakta kalabilir. Turizmin var olması ve sürdürülebilir bir turizmin gerçekleştirilmesi için bu değerlerimizi korumamız gerekir. Öncelikle de bunların korunmasında turizmcilere, ilgili kurum ve kuruluşlara, sivil toplum örgütlerine ve bireylere büyük sorumluluk düşmektedir.