Türkiye’nin en büyük baykuşlarından olan bir puhu, Gölbent Köyü yakınlarındaki bir azmak kenarında yaralı olarak bulundu. EKODOSD üyesi veteriner hekim Halil BÖCEKLİ, hayvan baktığı köyden dönerken, azmak kenarında çok iri bir kuşu görünce durur ve yaralı olduğunu anlar. Elektrik tellerine çarpıldığı tahmin edilen puhuyu, Söke’de görev yaptığı Mertvet Kliniği’ne getirir.
EKODOSD üyesi veteriner hekimler Halil BÖCEKLİ, Ziya BAĞCIK ve Hayri ÇAN tarafından puhunun sağlık kontrolü yapılır. Puhunun elektrik çarpması sonucu hafif yaralanan sol kanadına gerekli tedavisi uygulanır.
Kanadındaki yara haricinde son derece sağlıklı olduğu görülen Puhunun bir süre kontrol altında tutulması için, EKODOSD derneğine haber verilir.
Dernek üyeleri tarafından alınan Puhu, Kuşadası’nda bulunan EKODOSD rehabilitasyon merkezine getirilir. Günlük kontrolleri ve gerekli pansumanları yapılacak olan puhu, yarasının iyileşmesinden sonra veteriner hekimin kararından sonra tekrar doğal yaşam alanına bırakılacaktır.
Bölgemizdeki Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nda ve Beşparmak Dağları’nda; ormanlar, sulak alanlar, vadiler, kanyonlar ve vahşi kayalıklar yer almaktadır. Böylesine zengin biyolojik çeşitliliğin bulunduğu bu alanlarda Ak Kuyruklu Kartal, Kaya kartalı, balık kartalı, yılan kartalı, şahinler, atmacalar gibi çok önemli yırtıcı türleri bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de yaralı olarak bulunan gece yırtıcılarından puhudur. Her ne kadar toplumumuzda yanlış bir inançla uğursuz bir kuş olarak bilinse de, bu yırtıcılar özellikle fareleri yemesinden dolayı, çiftçiye çok yararlı bir kuş türüdür. Bu kuşların zaman zaman elektrik tellerine çarpılarak, bazen bilinçsiz kişiler tarafından vurularak ve zirai ilaçlar nedeniyle zehirlenerek yaşamları tehlikeye girmektedir. Yırtıcı kuşların bölgemizdeki araştırmalarına devam etmekte ve korunmaları için, kırsal alanlarda bilinçlendirme çalışmalarını sürdürmekteyiz.
PUHU KUŞU (Bubo bubo)
Tavşancıl boyunda kahverengi bir yırtıcı kuştur. Türkiye’deki en büyük baykuştur. Kulak tüyleri ve iri başıyla gündüz yırtıcılarından ayrılır. Sık ormanlar, kayalık vadiler, çöller ve şehirlerde yaşar. Alacakaranlıkta ve seher vakti ava çıkar. Hindi büyüklüğündeki kuşları avlayabilir. Kuşların dünyasında “gecelerin kralı” olarak bilinir. Mehtaplı gecelerde karanlık gecelerden daha sık, hele çiftleşme mevsiminde aralıksız bütün gece bağırır. Puhunun sesi korkunçtur.
Gözler iri ve turuncu renklidir. Gündüzlerini kayaların arasındaki bir mağarada, ya da bir ağacın en tepesinde gözleri ya yarı yarıya, ya da büsbütün kapalı olarak uyuklamakla geçirir. Fakat en ufak bir gürültü karşısında gözlerini açar, başını sağa, sola çevirir, bir tehlike sezdiği anda ise derhal uçup giderek kendine daha emin bir gizlenme yeri bulmaya bakar. Puhu kuşu başlıca tavşanlar, fareler ve hemen bütün orta irilikteki omurgalı hayvanlarla beslenir. Arada evcil bir kediyi, bir tavuğu, ya da bir kokarcayı yakaladığı olur. Hindileri tüneklerinden kaptığı ve kartalları kaçırdığı görülmüştür. Gagası kudretli, ayaklan borda kancası gibidir. Uzun ömürlü bir kuştur. Genellikle 20 yıl yaşayan puhuların, 60 yaşına ulaşanları bilinmektedir.