Korona virüs nedeniyle bugünlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz “SU” için önemli bir gün. 22 Mart Dünya Su Günü.Tüm televizyonlardan, bilim insanlarından yetkili, yetkisiz tüm bireylerden duyduğumuz en önemli şey “Ellerinizi Yıkayın”Şu anda insanlar ellerini yıkıyor, işyerlerini, kentlerini yıkıyor, temizliyor. Tüm bunları su sayesinde yapabiliyoruz.Türkiye’nin en önemli turizm kentlerinden biri olan Kuşadası’nda yaşıyoruz. İnsanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle en temel yaşamsal ihtiyacımız su…
Kuşadası’nda su kaynaklarına baktığımızda, kentsel su ihtiyacının bir bölümü Kirazlı köyü merkez olmak üzere, çeşitli yerlerde açılan ve işletilen yer altı suyu kuyularından, diğer bölgelerde de aynı şekilde yeraltı kuyularından temin edilmektedir.Son 30 yılda büyük bir hızla artan Kuşadası nüfusu 100 bin sınırını çoktan aşmıştır. Yıllardır sürekli devam eden yapılaşmalar; kentin su ihtiyacını karşılayan yeraltındaki rezevrlere yağmur sularını taşıyan, erozyonu önleyen ve nadir bitki türlerine yaşam hakkı tanıyan, yaban hayatına barınak görevi yapan makilikleri büyük ölçüde tahrip etmiştir.
Tüm bu olgular giderek derinlere kaçan yer altı sularının daha çok kullanılmasını ve tuzlanmasına neden olmaktadır. Derinlere kaçan sulardan faydalanamayan doğal ve kültürel bitki örtüsü böyle giderse kurumaya ve toprak ise verimsizleşmeye dönüşecektir.
İklim değişiklikleri göz önüne alındığında 2 yıl kuraklık devam etse, yağmurlar yağmasa, yer altı rezervlerinde su kalmasa ne yapacağız?Hele Korona virüs gibi böylesine felaketlerin olduğu bir dönemde musluklardan suyun akmadığını bir düşünün!Ekonomisi turizme bağlı bir kentteki susuzluğun yaratacağı sıkıntıları bir düşünün!
Suyun doğru ve tasarruflu kullanılması için her kuruma ve her bireye büyük sorumluluk düşmektedir.Önümüzdeki yıllar için hazırlanan çevre düzeni planlarına bakıldığında, kent nüfusunun birkaç yüzbin olarak değerlendirildiği görülmektedir. Bu nüfus artışı beraberinde büyük yapılaşmalara, yeşil alanların, makiliklerin, ağaçların azalmasına yol açacaktır. En önemli sorunumuz ise SU olacaktır.
Kuşadası’nın su ihtiyacını karşılayacak en önemli proje olarak gösterilen Sarıçay Barajı, yıllardır projesi olduğu söylense de bu konuda henüz bir gelişmenin olmadığı görülmektedir.
Uzun sürse de barajın bir gün yapılacağı bilinmektedir. Ancak Suların toplanacağı baraja su taşıyacak olan Sarıçay ve besleyen kolları, antik adı Latmos olan Beşparmak Dağları’ndan gelmektedir. Latmos Dağları’nın her yanını sarmaya başlayan maden ocakları su toplayacak barajlar için büyük tehdit oluşturmaktadır. Yağmur sularıyla birlikte madenlerin kumları ve suları dereler vasıtasıyla barajlarda toplanacaktır. Bu durum, Kuşadası ve Söke’nin içme suyu olarak yapılacak olan Sarıçay Barajı’ndaki suları nasıl etkileyecektir?
Kısa bir süre için sadece kar amaçlı olarak yapılan bazı uygulamalar, uzun vadede insan sağlığına ve doğal hayata nasıl etkileyeceği mutlaka düşünülmelidir. Latmos Dağları’na yeni açılacak maden ocakları için izin verilmemelidir.
Doğayı korumak; başta insanları, hayvanları, bitkileri korumaktır. Tüm bunların yaşamlarının devamlılığını sağlamak için en önemli temel ihtiyaç, SU ama temiz sudur.
Su yoksa hayat da yoktur.