Son günlerde, özellikle kıyı kesimlerde yoğun bir şekilde devam eden yangınlar, en önemli doğal varlıklarımız olan ormanlarımızın giderek azalmasına, biyolojik çeşitliliğin yok olmasına neden olmaktadır.Kuşadası ve çevresine bakıldığında en hassas bölge; Akdeniz Bitki Örtüsü ’nün en zengin örneklerinin olduğu Karaçam, Kızılçam, Meşe türleri, Ihlamur, Kestane, Çınar, Akçaağaç, Dişbudak gibi ormanlık alanlarıyla, Defne, Sandal, Menengiç, Sakız, Keçiboynuzu, Ahlat, Böğürtlen, Zakkum gibi maki bitki örtüsüyle, zengin yaban hayatıyla ve benzersiz güzellikteki doğal plajlarıyla Milli Parkın Dilek Yarımadası bölümüdür. Burada yaşanabilecek en büyük tehdit yangındır.
Milli Parkın tarihine bakıldığında en büyük yangının 1943 yılında Karina iskelesi ile Dipburun arasındaki ormanları yok eden yangın olduğu görülmektedir. Dilek Yarımadası’nın güneyinde meydana gelen 1996 yangını da bölgenin ağaç ve yaban yaşamını olumsuz etkileyen en büyük yangınlardan biri olmuştur. Birçok yangında büyümeden kontrol altına alınarak Milli Parkın ormanları günümüze kadar korunagelmiştir.
İklim değişikliğini yaşayarak gördüğümüz son yıllarda, sıcaklık, yağış, nem ve rüzgar gibi faktörlerin yangınlar için elverişli ortam oluşturduğunu, en ufak bir ihmalde de yangının kaçınılmaz olduğunu görmekteyiz.
Yangının çıkmasına neden olan en önemli faktörün insan olduğu, yaşanmış deneyimlerden de görülmektedir. Milli Parka günübirlik gelen ziyaretçilerin en yoğun olduğu Yaz dönemi, yangınların da en çok yaşandığı dönem olmaktadır.
Yangınların çıkış nedenlerine bakıldığında, genellikle anız yakma, sigara izmariti, dikkatsizlik ve kasıt gibi insan faktörlerinden kaynaklandığı görülmektedir. İnsan baskısının en yoğun yaşandığı yaz dönemlerinde ve özellikle Pazar günleri, Milli Parka gelen her ziyaretçi yangın konusunda çok dikkat etmelidir. Ateş yakanlar, ormanlık alanda sigara içenler görüldüğünde uyarılmalı ve Milli Park görevlilerine bildirilmelidir. Yaklaşık 11 km. uzunluğunda 4 koyu bulunan Milli Parkta, koyları birbirine bağlayan araç yolu üzerine kesinlikle izmarit atılmamalı, görüldüğünde hemen müdahale edilmelidir.
Milli Park bölgemizin akciğeri olup, çocuklarımızın, Kuşadası’nın, Söke’nin, Aydın’ın ve ülkemizin geleceğidir. Bir ağacın yetişmesi için onlarca yıl ve bir insan ömrü kadar zaman gerektirdiği bilinmelidir.
Sadece Milli Parkı korumakta yeterli değildir. Milli Parktan Söke’ye doğru uzanan Samson Dağları, Milli Parkın ekolojisini aratmayacak özelliklere, orman ve maki topluluklarına, yaban hayatına ve kültürel zenginliklere sahip önemli bir doğa alanıdır. Doğal ve kültürel varlıkların olduğu bu bölgede de bir yangın çıkması durumunda, kaçınılmaz olarak Milli Parka da sıçrayacaktır. Buradaki coğrafyanın bütünsel olarak korunabilmesi için Samson Dağı ormanlık alanları da Milli Park sınırlarına dahil edilmelidir.
Sigara ve yakılan her ateş yangın için büyük tehlike oluşturmaktadır. Bölgemizin en değerli doğal hazinesi ve yangına hassas bölge olan Milli Parka Dikkat!!! Diyoruz.