Bu hafta Aydın’ın turistik ilçelerinden biri olan Didim’de bir etkinlik gerçekleştirdik. Etkinliğimizin ilk durağında, Türkiye’nin en önemli sulak alanları arasında bulunan Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın kuşlarını gözlemledik.
Daha önce Bafa Gölü’nün güneyindeki tepelerde yer alan Miletos mermer ocaklarını ziyaret etmiştik. Burada yer alan sütun kasnaklarının ve mimari yapı elamanlarının, Antik Dönem’in en büyük yapı harabelerinden biri olan Didyma’daki Apollon Tapınağı’nın inşasında kullanıldığını öğrenmiştik.
Bu hafta da bu yapı elamanlarının Antik Dönem’de deniz yoluyla getirildiği Panormos Limanı’ndan başlayarak, Apollon Tapınağı’na doğru yola çıktık.
Bugüne kadar Mera Kanunu nedeniyle yapılaşmalardan korunabilen Didim’in bakir kalmış kıyılarında, doğal kalmış plajlarında yürüdük.Meranın gerçek sahipleri koyunların ve keçilerin arasından geçtik.
Makiliklerin içindeki dağ çileklerinin tadına doyamadık. Bölgedeki bitki türleri hakkında bilgi verdik.Bakir kalması nedeniyle kıyılarda Ardıç ağaçlarının yoğunlaştığını gördük.
Deniz kıyısındaki bir Ardıçın devasa boyutlarını hayranlıkla izledik.Doğal bir plajda deniz kıyısında yer alan başka bir Ardıçın durumuna üzüldük. Yerleşimlerden uzak, bakir bir alanda olmasına rağmen muhtemelen yaz aylarında plaja gelenlerin gölgesinden faydalanmak istedikleri ağacın başına gelenleri hayretle izledik.
Ağacın etrafının tamamen betonla doldurulduğunu, bölgede yapılaşmaların olması halinde bu coğrafyanın ne hale geleceğinin somut bir örneğini görmüş olduk. Ardıç ağacı ile Ardıç kuşunun arasındaki ilişkiyi, her ikisinin de neden korunması gerektiğini anlattık.
Bakir kumsallarda biriken, Akdeniz’in önemli endemik bir türü olan Deniz Çayırları (Posidonia oceanica)’nın ekolojik önemleri ve barındırdığı zengin biyoçeşitlilikle ilgili bilgi verdik. Bölgenin bu konuda çok zengin yataklara sahip olduğunu anlattık.Yazdan kalma bir günde pırıl pırıl olan denize hazırlıklı gelemediğimiz için sadece ayaklarımızı sokabildik.
Bir zamanlar Kazıklı Körfezi’nde yoğunlaşan ve kıyılarda büyük çevre kirlilikleri yaratan balık çiftliklerinin, deltanın önüne geldiklerini ve aynı kirliliklerin Didim kıyılarında da yoğunlaşmaya başladığını gözlemledik.
Yürüyüşümüzün sonunda, asırlar süren inşasına rağmen bir türlü bitirilemeyen, ünü İonia sınırlarını aşan bilicilik merkezi olarak bilinen Didyma Apollon Tapınağı’na geldik.
Bölgenin tarihi ve tapınakla ilgili bilgileri rehberimiz Hakan Bahçecioğlu’ndan dinledik. “Bitirilebilmiş olsaydı dünyanın yedi harikasından biri olabilirdi.” Denilen tapınağın olağan üstü güzellikteki sütunlarını ve yapı elamanlarını hayranlıkla izledik.
Yoran’ın restoranlarında yemeklerimizi yiyerek, Yoran Mübadele Anı ve Kültür Evi’ni gezdikten sonra, Antik dünyanın en önemli kentlerinden biri olan Milet’in müzesini ziyaret ettik.
EKODOSD/KUŞADASI