Geçmiş yıllarda, üyelerimizden Nilgün ŞİRİN Amerikalı bir misafirinin geleceğini, arkadaşının dünyada doğal ve kültürel açıdan ilginç yerlere turlar düzenlediğini söyleyerek “bu anlamda yakın bir yerde tavsiye edeceğiniz bir yer var mı?” diye sorduğunda, aklımıza tek yer gelmişti. Latmos (Beşparmak) Dağları…
“Eğer korunabilirse Latmos bölgesi gelecekte turizm açısından dünyada çok tanınan bir yer olacaktır.” Diyen Alman arkeolog Dr. Anneliese Peschlow’da o yıl Kuşadası’ndaydı.
Anneliese’yi, Vanda Osmon’la buluşturup, tanıştırdık. Latmos’u tanıtmak için ertesi gün bir program yaptık.
Hayatının en güzel yıllarını Latmos Dağları’nın engebeli ve vahşi coğrafyasında ülkemiz kültürüne yapmış olduğu keşiflerle önemli katkılar yapan Anneliese “Bu dağların geleceğiyle ilgili her zaman her türlü katkıyı yapmaya hazırım.” diyerek, Latmos’un büyülü coğrafyasına tırmanmıştık.
Latmos bölgesinin tarihini antik döneme ait binlerce yıllık taş döşeme yollarında yürürken anlatan Anneliese “Hayatımda bir kızım var bir de bu dağlar…” diyerek, coğrafyanın ne kadar büyülü bir yer olduğunu Vanda Osman’a anlatmıştı.
Vanda “Dünyada çok enteresan yerlerde yürüdüm. Burası çok farklı bir yer. Kuşadası’na bu kadar yakın bir yer de böyle bir coğrafyayla karşılaşacağımızı hiç ummazdım. Sanki dinozorlar çağında gibiyiz. Böyle ıssız ve büyülü bir yer olacağını beklemiyordum. Bana çok heyecan verdi.” Demişti. Uzunca bir yürüyüşten sonra Karadere Mağarası’na ulaşmıştık. Dr. Anneliese tarafından mağaranın nasıl bulunduğu, buradaki resimlerin ne anlama geldiği, 8000 yıl önce burada yaşayan insanların bu alanı niçin kullandıkları anlatılmıştı.
Anneliese; Karadere Mağarası’nın doğal bir kutsal alan olduğunu, buraya sadece şamanların girebildiğini, buradaki resimlerin konu, betimsel bütünlük ve bıraktığı büyülü etki yönünden benzersiz olduğunu, mağaranın girişinde bulunan insan eliyle zemine oyulmuş fazla derin olmayan çanak biçimli çukurun hemen üstünden dağ doruğuna bakıldığında büyülü ve yuvarlak görüntüsüyle “Kutsal Taş”ın görüldüğünü, erken dönemlerde Karadere Mağarası’nın Latmos’un ana tapınağı olduğunu söylemişti.
Dünyada buna benzer birçok yeri gezen Vanda Osmon, bu kutsal alanda Anneliese’nin anlatımlarından çok etkilenmişti.
Mağaranın girişindeki kayalara oyulmuş çukura dizlerine çökerek bir süre enerji yoğunlaşması yaşamıştı. Ellerini havaya kaldırıp gökyüzüne baktığında Tekerlek Dağ’ın üstündeki bulutlardan şimşekler çakıyor ve gök gürültüsü duyuluyordu. Vanda bunlardan da çok etkilenmişti.
Yılın 12 ayını dağda geçiren, çağdaş yaşamın tüm olanaklarından yoksun bir şekilde elektriksiz, kendi suyunu doğadan karşılayarak, hemen her türlü gereksinimlerini üreterek sağlayan bir Yörük ailesine konuk olup “Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer” diyen ailenin hazırladığı yer sofrasında yemeklerimizi yemiştik.
Dünyanın birçok ülkesinde ilginç tarihi mekanları dolaşan, buralarda meditasyon yapan, doğayla bütünleşen ve doğadan güç alarak rahatladıklarını söyleyen OSMON, gruplarında eğitim seviyesinin yüksek olduğunu, gittikleri ülkelerdeki ilginç tarihi mekanlara giderek oradan enerji aldıklarını ve oranın ruhunu yaşadıklarını, bu alanlardaki yerel insanlarının kültürlerini merak ederek incelediklerini anlatmıştı.
Latmos’un bugüne kadar gezmiş olduğu yerler içinde en ilgi çekici bir yer olduğunu, Anadolu’nun batısında olmasına rağmen bu kadar bakir ve ıssız kalmasının çok önemli olduğunu, doğa ve tarihle iç içe olmasının burayı daha da etkileyici hale getirdiğini, yerel insanlarının doğallığına ve misafirperverliğine hayran kaldığını söylemişti.
National Geographic’teki arkadaşlarına bu coğrafyadan bahsedeceğini, grup üyeleriyle birlikte mutlaka gelmek istediğini belirtmiş, maden ocaklarını görünce çok üzülmüştü.
Vanda “ Burayı ne hale getirmişler. Madenler büyük ekolojik bir sorun. Bu güzel doğayı katletmek zaten büyük bir çevre felaketidir. Buradaki 8000 yıllık insanlık miraslarını gördükten sonra inanamıyorum, bu korkunç bir şey. Buna nasıl izin veriyorlar, nasıl yapıyorlar anlamakta güçlük çekiyorum. Burası çok muhteşem bir yer. Doğal yapısı harika. Kayalar başlı başına olağanüstü görsel güzellik yaratıyor. Mutlaka korunmalı burası. Yoksa tüm bu güzellikler bembeyaz bir toprak yığınına dönüşecek. Lütfen koruyun…” Demişti…
Biz de Vanda’ya ; bu dağlarda önemli keşifler yapan ve yıllarını geçiren kendini bu dağların bir parçası olarak kabul eden Dr. Anneliese Peschlow gibi biriyle gezmekten dolayı çok şanslısınız demiştik.
Nilgün Şirin’den Vanda Osmon’un vefat haberini aldık.
Vanda Osmon’u saygı ve sevgiyle anıyor, Latmos Dağları’yla ilgili düşüncelerini ve anılarını paylaşıyoruz.
EKODOSD/KUŞADASI