Kuşadası’nda çatılarda üreyen martıların yavruları uçma denemeleri sırasında bazen kazayla aşağıya düşmektedir. Kuşadası’nda en çok yuva yaptıkları yerlerden birisi de Özgür sitesinin yüksek bloklarıdır.
Sitedeki bir çatıdan düşen martı yavrusunu bulan küçük Yalçın Ada Memişoğlu, kuşu kedilere kaptırmamak için korumaya alarak, aynı sitede oturan EKODOSD üyesi Ayfer Gürel AY’a haber vermiş. O da bizi arayarak yardım istedi. Aynı sitenin yakınında oturan Şahin Çakır isimli duyarlı bir vatandaş yolda giderken gördüğü başka bir martı yavrusunu ezilmekten kurtararak almamız için ihbarda bulundu.
Her ki martıyı da teslim alarak, çatıya çıkıp düştükleri alanda ebeveynlerin yanına bıraktık. Kısa süre sonra onlarda özgür bir şekilde uçmaya başlayacaklar. Can Yücel bir şiirinde “Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin” dediği martılar genellikle toplu halde deniz kıyısında olan bölgelerde yaşarlar.
Martıların suyun altına dalma özellikleri yoktur, kötü havalarda bile denizin yüzeyinde yüzerek dinlenebilirler. Hatta deniz suyunu bile içerek içindeki tuzu kafasında buunan tuz süzme bezleri ile ayırarak tatlı su olarak içme becerisine sahiptirler. Sosyal bir kuş olan martılar insanlarla birlikte yaşamayı sever. Denizden fazla uzak yerlere gitmezler. Ya da Geçmişte gitmezlerdi demek daha doğru olur.
Tüm sahil kentlerinde olduğu gibi Kuşadası’nda da martılar yoğun bir şekilde bulunurlar. Martıların günümüzde hem üreme alanları hem de denizde beslenme kaynaklarının giderek azaldığı görülmektedir. Kuşadası’nda gemiler gelmediği zaman limanda iskeleler üzerinde özgür bir şekilde dinlendikleri görülür. Martıların son yıllarda balık stoklarındaki azalmalar nedeniyle denizden yeteri kadar besin alamadığından, kendilerine farklı beslenme alanları yarattıklarını gözlemlemekteyiz. Denizdeki besin kaynakları yok olan martılar beslenebilmek için tüm kıyı şehirlerinde olduğu gibi Kuşadası’nda da çöplükten beslenmektedirler. Kuşadasında gündüzleri çöplükten beslenen Martılar hem biraz dinlenmek hem de muhtemelen biraz su içmek ve yıkanmak için bölgede genellikle Kirazlı göletine gelirler.
Martıların artık, gerek kıyısal alandaki yoğun yapılaşmalar nedeniyle rahatsız edilmeden üreyebilecekleri doğal kıyısal alanların kalmaması, gerekse denizden beslenmenin artık mümkün olmaması nedeniyle ülkemizde adalarda üremekten vazgeçip şehirlerde binalar üzerinde üredikleri görülmektedir.
Ayrıca üzerinde yapılaşma olmayan ada ve kayalık bölgelerde şehir kökenli Sıçanlar (Rattus sp.) nedeniyle başarılı olarak üreyememektedirler. Çünkü geceleri sıçanlar martı yumurtalarını yiyerek predasyon yaratmaktadırlar. Bu durumda hayatta kalmaya çalışan martılar besin kaynakları olan çöplüklere yakın ve sıçanlar tarafından predasyona uğramayacakları tek yer olan bina çatılarında üremeye başladılar.
Martıların Kuşadası cinarında üreyebildiği tek doğal alan insan girişinin mümkün olmadığı Kuşadası’nın kuzey kıyılarında ki kayalıklar ve bir de Dilek Yarımadası açıklarında bulunan Bayrak Adası olmaktadır. Ancak bu kayalıklar ve var olan bir iki ada tüm martıları barındırabilecek kapasitede olmadığından, deniz kıyısına yakın binaların çatılarında üremelerini gerçekleştiriyorlar.
Ebeveynleri yavruları besleyip büyütmek ve sürekli besin aramak için, denize ya da çöplüklere gitmektedir. Ebeveyn martılar yuvalarına geri döndüğünde Leyleklere benzer bir şekilde birbirlerini Martı Çığlıkları ile karşılamaktadırlar. Bu çığlıklar özellikle sabah güneşin doğmaya başladığı saatlerde çok daha fazla olmaktadır. Bu durum doğal olarak sabahın erken saatinde yatağında uyumaya çalışan insanlara pek sempatik gelmemektedir.
Martıların bu davranışları nedeniyle, Kuşadası’nda kalan yerli vatandaşlar alışık olsa da son yıllarda dışarıdan kısa süreli gelen tatilcilerden çok şikayet alınmaktadır. Onlara da; denizlerimizin olmazsa olmaz kuşları olan martıların giderek yaşam alanlarının daraldığını, mecburiyetten apartmanların ve villaların çatılarında üreme yaparak, yavrularını büyütmeye çalıştıklarını, bir süre sonra yavrular uçmaya başlayacağını ve ondan sonra da rahatlayacaklarını söylemekteyiz.
Martılar grup olarak yaşayan ve sosyal bir kuş türü olup birbirlerine ciddi koruma sağlayan ve sahip çıkan bir kuş türüdür. Eğer bir martı bireyine zarar vermek isterseniz başınızın üstünde uçup sizi rahatsız etmeye çalışan bir sürü martı bulursanız buna şaşırmayın.
Üreme döneminde yavru uçurmaya çalıştıkları dönem martıların en hassas oldukları dönemdir. Bu dönemde bir yavruyu korumak için çok cengaver davranırlar. Eğer br yavru martı ilk uçuşları sırasında başarılı olamayıp yere düşerse ve siz bu martıyı almaya çalışırsanız tüm martıların çığlık çığlığa tepenizde bağırırken ve size atak yaparken bulursanız buna şaşmayın...
Martılar için en büyük tehditlerden birisi, çöplüklerden besin ararken buldukları yiyecekle birlikte plastik, metal ve hatta cam parçalarını yutuyor olmasıdır. Bu yabancı cisimleri sindiremeyen martılar genelde kusarak çıkarsalarda bazen boğularak ölmelerine yol açmaktadır.
Martıların yedikleri yiyecekler yapışan bu atık maddelere İzmir Kuş Cennetinde flamingo üreme adasında çok sık rastlanmaktadır. Bu adada her gece uyumak için gelen martılar dinlenirlen bu adaya kusmaktadırlar. Her birkaç sene de bir bu adayı restore eden ve temizleyen ekibin başında olan bilim danışmanı üyemiz Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ortaç Onmuş; Flamingo adasında ortalama her 3 yılda bir 30-50 çuvalı dolduracak kadar martı kusmuğu topladıklarını söyleyerek, bu kusmuklar içinde tavuk deri ve etlerine yapışmış, mezbaha ve restoran yiyecek atıklarına bulaşmış halde kusulmuş Kolonyalı mendil, Pet şişe kapağı, Tavuk bagetlerine sarılı alüminyum folyolar, Gazoz kapakları, Metal Somun, Çakmak ve hatta prezervatif ve enjektör ve iğne bile bulduklarını söylemektedir.
Dünya genelinde her yıl yüzbinlerce deniz kuşunun, hem çöplüklerden, hem de dereler aracılığıyla denize atılan atık maddeleri yedikleri için öldüklerini belirtmektedir.
Belki bizler farkında değiliz ama binlerce kuş, deniz kaplumbağaları ve yunuslar gibi deniz canlıları plastik atıklar yüzünden ölmektedir. Bir restoranda yediğimiz yemekten artan parçaların arasında kalan bir plastiğin, sonrasın da nelere yol açacağını, hangi canlıların ölümüne neden olacağını düşünmeliyiz.
Çöplerin ayrıştırılması, geri dönüşüme kazandırılması, daha az çöp üretilmesi, özellikle denizlere plastik atıkların atılmaması bu tür canlıların yaşamlar içinı çok önemlidir.
PLASTİK POŞET YERİNE BEZ TORBA KULLANIN…
EKODOSD/KUŞADASI