Ülkemizin birçok yerinde farklı noktalarda başlayan ve özellikle Ege ve Akdeniz’in en güzel yerlerini kavuran yangınların bir kısmı halen devam ediyor.Toplum olarak kaybettiğimiz canlara çok üzülüyoruz. Bir yandan da biyolojik çeşitlilik açıdan en değerli alanlarımız, yaban hayatımız yok oluyor.Yangınları söndürmek için ellerinden gelen gayreti gösteren tüm görevlilere, gönüllülere, yerel halka teşekkür ediyoruz.
Batı Anadolu kıyılarında çok önemli alanlarımız yandı.
Bu coğrafyanın eşsiz güzelliklerinden biri olan Dilek Yarımadası Milli Parkı, yangın tehdidine karşı insan girişine kapatıldı. Milli Park görevlileri, Jandarma karadan, Sahil Güvenlik denizden sürekli kontrol halindeler.
Milli Parkın etki alanında kalan Samson Dağları tamamen ormanlık alan olup, yaban hayatının da en zengin olduğu çok önemli bir doğa alanıdır.Her ne kadar ormanlık alanlara da girişler yasaklansa, Milli Park kadar kontrolü mümkün olmadığından yangın için büyük risk oluşturmaktadır.
Bu konuda, etrafında bulunan Güzelçamlı, Davutlar, Ağaçlı, Söke, Savuca, Akçakonak, Yuvaca, Atburgazı, Tuzburgazı, Doğanbey, Eskidoğanbey yerleşimlerinde oturanların çok dikkatli olması gerekmektedir. Zaten bu yerleşimlerde oturan duyarlı insanlar gece-gündüz gözlerini ormanlık alandan ayırmadıklarını belirtmektedir.
Özellikle Kurşunlu Manastırı çevresinde taşlarla ocak yapılıp ateş yakılarak mangal yapıldığı bilinmektedir. Şu anda yasak olsa da, normal zamanlarda da bu tür faaliyetler orman içinde kesinlikle yasaklanmalıdır.
Burası Milli Park değildir ancak ekolojik ve coğrafik açıdan devamlılık arzeden çok önemli bir doğa alanı olup, Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz Bitki Coğrafyasının bitkilerini ve bu coğrafyalara özgü fauna türlerini burada görebilmek mümkündür. Aynı zamanda diğer komşu dağlara ekolojik koridor sağlayan önemli bir doğa alanıdır.
Ekolojik yönüyle çok hassas olan Samson Dağları’nın bir koruma statüsü olmadığı için insan faaliyetlerinin kontrolünün yapılması çok zordur.
Ağaçlıdan başlayan ve Dipburun’da biten yarımadaya bütüncül olarak değerlendirilip mutlaka bir koruma statüsü verilmelidir.Biyolojik çeşitliliğin korunması, yaban hayatının son sığınağı ve Söke ve Kuşadası’nın akciğeri olması açısından çok önemlidir.Bir yerin değerini kaybettikten sonra anlıyor insan…Bölgemizin çok önemli ve değerli alanı olan bu coğrafyanın korunması için, hepimiz uyanık olmak ve sorumluluk almak zorundayız.