EKODOSD’un çalışmalarına her zaman katkı sunan Kürşat Metin tarafından, Anadolu Pars’ıyla ilgili, çalışma alanlarımızı da kapsayan önemli bir İngilizce makale gönderildi.
Tercüme yaptığımızda hayli ilginç konuların olduğunu gördük.1977 yılında kaleme alınan çalışma, Alman Biyolog Markus M. Borner tarafından yapılmış. Paylaşıyoruz.Kürşat Metin’e teşekkür ederiz.
TÜRKİYE' NİN BATISINDAKİ LEOPARLAR
Marcus Borner
Leopar Panthera pardus tulliana Türkiye'nin güney- batısında hayatta kalmayı başarmış, fakat Dünya Doğayı Koruma Vakfı için orada iki aylık bir araştırmadan sonra yazar, sayılarının o kadar az ve insanların tavırlarının o kdar düşmanca olduğunu bu alt türün muhtemelen nesli tükenmeye mahkum olduğunu; Türkiye’nin doğusunda bulunan leoparların İran alt tür saxicolor olduğunu göstermektedir. Diğer iri av hayvanları da yok olmaktadır ve yazar Türk Hükümetinin planlı yaban hayatı araştırmalarının veri sağlayacağı bir kaç büyük korunma alanının oluşturulması ihtiyacına dikkat çekmektedir.
Batı Anadoluda leoparların görülmesi tarihte iyi bir şekilde belgelenmiştir. MÖ yaklaşık 6000 yılına tarihlenen leopar kabartmaları Konya yakınlarında bulunmuştur.
Ayas'dan Hristiyanlığın ilk zamanlarında ait mozaiklerde leoparlar görülmüştür. Çicero'ya göre Anadolu leoparı Roma sirkinde kullanılmış ve çeşitli modern yazarlar Panthera pardus tulliana’nın Türkiye'de görülüşünü ve dağılımını tanımlamışlardır. İzmir ile Antalya arasında bir çizginin güneyi olan güney-batıda kayıtlar sayısızdır ve aynı zamanda güney ve doğudan da raporlar mevcuttur. Fakat yakın zamana ait raporlar çok azdır. Türkiye Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü durum için uyarıldı ve Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı beni Türkiye'nin batısındaki leoparların durumunu incelemem için iki aylığına görevlendirdi.
İlk görevim yüzlerce köylü, sürü sahibi , avcı ve orman görevlisiyle görüşmekti. Onlardan bolca bilgi aldım fakat çoğu 20 -30 yıl öncesine aitti. Yine de, son beş yıl içinde leopar raporu olanlardan birkaç bölgeyi seçtim ve Pleksi cam levha yardımıyla şeffaf plastik üzerinde hayvan izlerini kaydeden , dışkılarını toplayan , avcılık , tarım ve evcil besi hayvanları ile rekabet gibi unsurları inceleyen Orman Genel Müdürlüğü ile Milli Parklar Genel Müdürlüğünün yardımıyla bu bölgeleri ziyaret ettim.
Sonuçlar, leoparların Kumerloeve tarafından tanımlanan, Türkiye’nin güney-batısı yani İzmir ile Antalya arasındaki bir çizginin güneyindeki önceki dağılımının çoğu bölümünden kaybolduğunu göstermiştir. Son kaydın on seneden fazla olduğu İzmir civarında yeni kayıt yoktur ve muhtemelen soyları tükenmiştir.
Kuşadası’nın güneyindeki Samson dağı Milli Parkında önceki park müdürü Nuri Yetmişbeş bey 1972 yılında bir leopar görmüş. 1975 Ocak ve Şubat ayında bir park görevlisi leopar izleri görmüş ; yol işçileri ve askerler o zamanlarda leopar sesleri duyduklarını iddia etmişler , parkta bir at tahminen bir leopar tarafında öldürülmüş. Fakat yeni bir bilgi yok ve araştırma alanında hiçbir leopar kanıtına rastlamadım. Park oldukça küçük ( 11.000 dönüm ) ve köylerle çevrili olduğu için hiç canlı kalma şansı olmadığı görülmektedir. Daha önceleri Erbeyli Köyü yakınında görüldükleri Aydın bölgesinden de kaybolmuş durumdalar. Oradaki orman yok edilmiş , böylece leoparlar hayatta kalamamıştır.
Beşparmak Dağları bir zamanlar bir panter sığınağıydı ve yeni bilgiler Beşparmak Dağları ve çevresinin onları bulmak için en olası yerler.1974’de İkiztaş ile Ketendere arasında bir leopar zehirlenmiş ve 1975 ilkbaharında bir leopar bir ineği Kacancı köyünün yakınında öldürmüş ; köylüler hayvana ateş açmışlar fakat kaçmış.1976 ilk baharında Vira köyü yakınlarında birkaç keçi tahminen bir leopar tarafından öldürüldükten sonra dağ sırtları iyice aranmış fakat hiç leopar izine rastlanmamış. Bu dağlarda leoparların hayatta kalma şansları çok azdır.
Gökbel dağındaki durumda buna benzerdir. Bu dağlar Akkovanlık köyünün kuzeyindeki orman uzantısı ile Beşparmak Dağları’na bağlanır.1975’ de bir leopar Seferler yakınında vurulmuş ve 1976 ilkbaharında Asar yakınında bir tane görülüp vurulmuş. 1976’nın Eylül ayının ortasında bir katır Gökbel köyü yakınında öldürülmüş. Maalesef bunu duyuncaya kadar iki hafta geçmiş oldu, bölge koyun ve keçiler tarafından kullanıldığı için hiçbir görünür iz kalmamış, fakat köylülerin tariflerinden bir leoparın katırı öldürmüş olma ihtimali görülüyor. Yine de, bölge çok küçük ve raporlar bir ya da iki hayvandan fazlasının yaşadığını göstermek için çok az.
10 ile 20 yıl öncesine kadar leoparlı barındıran Ilbıra (Labdağı) dağlarında bir çok yeni orman yolu dağlara kolayca ulaşımı sağlıyor. Evcil keçiler her yerde, leoparlar yok olmuş. Aynı durum leoparların 20- 30 yıl öncesine kadar yakalandıkları Gök-Tepe dağları için de geçerlidir. Bugün yollar bölgeyi çiftçiliğe ve avcılığa açıyor, yeni bir televizyon anteni dağın tepesine dikiliyor, leoparlar gitmiş. Yöre halkının hayvanı gördükleri yer olan Ören’in kuzeyinde son leopar Mezgik köyü yakınında on iki yıl önce öldürülmüş .
Son raporların yaklaşık beş yıl önce olduğu Fethiye/ Antalya araştırılmadı; az da olsa çok az hayvanın hayatta kalma ihtimali var.
Kayboluşun Sebepleri
Diğer yaban hayatının büyük ölçüde azalışının yanı sıra leoparların kayboluşlarının ana sebebi dağ ve orman alanlarının evcil besi hayvanları, özellikle keçiler tarafından aşırı derecede otlanması. Keçilerin rekabeti yüzünden doğal av türleri azalmakta, o derece ki, kurt ve sırtlan gibi leoparlar da git gide karınlarını doyurmak için evcil besi hayvanlarına bağımlı kalmakta, sürü sahipleri ve köylüler ile devamlı bir husumet içinde bulunmakta. Köylüler leopar yada diğer yırtıcı hayvanların seslerini duyduklarında Folidol ile zehirlenmiş et bırakılır, hayvanı vurmak ya da tuzağa düşürmek için her şey yapılır. Keçiler de var olan ağaçları tahrip eder ve her hangi doğal orman yenilenmesine engel olur, o kadar ki, sadece yaban hayatı yok olmaz aynı zamanda Türkiye Orman Bakanlığı da her yıl büyük ölçüde kayıp yaşamaktadır.
Yaban hayatının kaybolmasının ikinci sebebi aşırı avlanmadır. Yaban domuzunun yanı sıra leopar, kaplan, kurt, çakal, sırtlan gibi büyük yırtıcı hayvanlar kanunla korunmamakta ve her hangi bir sınırlama olmaksızın yıl boyu avlanılabilmektedir. Kanunların uygulanması hemen hemen imkansız olmasına rağmen diğer yaban hayatının çoğu korunmakta ya da 1976/77 av sezonu için Merkezi Av Komisyonunun kararlarına göre belirli mevsimlerde avlanılabilmektedir. Avcılık, her erkeğin geleneksel hakkı olarak görülmekte ve çok sevilmektedir.
Leoparın azalışının üçüncü sebebi yeni bölgesel ve orman yollarıyla yaban hayat alanının açılmasıdır. Zeytinlikler doğal ormanların yerini almakta, yeni köyler ve bahçeler suyun olduğu her yerde inşa edilmekte ve evcil keçiler her yerdedir. Yaban hayatı için uygun olan alanlar hızla kaybolmaktadır.
Leopar Alttürleri
Türkiye’deki tüm leopar türlerinin aynı Panthera pardus tulliana alttürüne ait olduğu söylenir. Türkiye’nin güney-batısında vurulan beş leoparın postlarını inceleme ve ölçme, aynı bölgeden dört tane daha hayvanın ve ayrıca Bolu dağlarında 1967’de vurulan doldurulmuş bir leoparın fotoğraflarını ( MTA ) inceleme imkanım oldu. Müzede 1974’de Ankara yakınında Beypazarı’nda vurulan doldurulmuş bir leopar var. Tüm bu hayvanlar açıkça Panthera pardus tulliana’nın tipik özelliklerini göstermiştir. Genel renk olarak sırtta kırmızı kahverengimsi bir dokunuş, bel kısmı soluk sarımsı post. Tüm sırta yayılan geniş aralıklı büyük siyah rozetler, hemen başın arkasında ve kuyruğun yukarısında belirgin benekler. Tüyler sırtta yaklaşık 1.5 ile 2 cm , karında ise 4-5 cm uzunluğunda .Kuyruk ya vücut kadar yada ondan uzun ve üzerindeki tüyler kuyruğun son bölümüne yakın bölgede olandan daha geriş bir çap oluşturacak şekilde uzak bölgelerde yakın bölgelerden daha uzun durumda.
Türkiye’nin doğusundan üç leopar postu inceleyebildim, biri Osman Giraud tarafından 1971’de Eruh’da ( Siirt yakınında ) vurulmuş, ikisi Profesör Turhan Baytop tarafından toplanmış, biri 1970 Mayıs ayında Kars’da ( Karakale yakınında ) vurulmuş, diğeri 1972 Nisan ayında Ağrı Dağında vurulmuş. Bunların hiç biri P.p. tulliana değil ; hepsi Panthera pardus saxicolorun tipik özelliklerini gösteriyor , en çarpıcı özellikleri kar leoparına benzerlik göstermeleri. Tüyler sık ve uzun , karında 7 cm ye ulaşıyor; genel renk olarak kremsi beyaz , sırtta kahverengi / sarı , karında saf beyaz ; yanlardaki küçük rozetlerin sırtta yayıldığı orta bölüm hariç baştan kuyruğa tüm sırt boyunca uzanan belirgin benek sıralarıyla rozetler P.p tulliana’dakinden çok daha küçük ve birbirine daha yakındır; kuyruk vücuttan kısadır ve P.p.tulliananın tipik kalın ucundan yoksundur. Zukowsky P.p.saxicoloru, Türkiye’nin doğusu gibi dağlık olan kuzey İran’da ortaya çıkan yüksek rakımların alttürleri olarak tanımlar.
Son olarak, Milli Parklar Müdürlüğünden Nihat Tutan beyin elinde bulunan, hem Zukowsky hem de Kullmann tarafından tarif edildiği gibi kısa tüylü, küçük açık rozetli, çizgilerinin ve beneklerinin hepsi kesintili olan P.p. dathei türünün tipik özelliklerini taşıyan bir postu inceleyebildim. P.p.dathei İran ve Afganistan’ın sıcak çöllerinin bir hayvanıdır. Maalesef bu postun aslı tam olarak bilinmemektedir , fakat Türkiye’nin güney-doğu sınırından geldiğinden şüphelenilmektedir.
Sonuçlar
Bu araştırmadan çıkan sonuçlar şunlardır; Türkiye’nin güney-batısında çok az leopar hayatta kalmıştır ve onların azlığı, izolasyonu ve köylülerin onları zehirlemelerinin, vurmalarının ve tuzağa düşürmelerinin önüne geçmenin imkansızlığı bakımından korunmaları için çok az şey yapılabilir. Üstelik, Türkiye’nin doğusundaki leoparlar diğer bir alttüre,P.p.saxicolora ait olduğundan ve P.p.tulliana sadece güney-batıda bulunduğundan ,Anadolu leoparı çok ciddi olarak yok olma tehlikesi altındadır.
Türkiye’nin kaybolan yaban hayatını yaşatmayı sağlamak için, şu an Antalya yakınında bulunan korunma alanı gibi avlanmanın ve evcil hayvanların yasak olduğu fakat ormanın Orman Bakanlığınca hala kullandığı büyük korunma alanları yaratılmak zorundadır. Milli Parklar ve Orman Bakanlığı tüm Türkiye’de bu tür korunma alanlarının yaratılması için veri sağlayacak genel bir yaban hayatı araştırması hazırlamaktadır. Avcılık ve orman alanlarında evcil hayvanların otlatılması konusunda yeni kanunlar hazırlanmaktadır fakat hala hükümet tarafından onayı beklemektedir. Koruma amaçlı eğitim ve propaganda Türkiye’nin yaban hayatının uzun vadede devamı için son derece önemlidir.
Özet
Leoparın, Türkiye’nin tüm güney-batısında bulunduğuna dair kesin hiçbir kanıt mevcut değildir; çok azının hala hayatta olması muhtemeldir, fakat yok olmaya mahkumlardır. Türkiye’nin doğusundaki leoparlar P.p.tulliananın Anadolu alttürleri değildir, fakat İran P.p.saxicolorun alttürleridir.
Teşekkürler
Markus M. Borner