MADRAN DAĞI Çine ilçe sınırlarında yer alan bir bölgede geçtiğimiz yıllarda bulduğumuz tarih öncesi kaya resimleri, antik adı Latmos olan Beşparmak Dağıları’nda Alman arkeolog Dr. Anneliese PESCHLOW’un tespit ettiği Prehistorik Dönem resimleriyle benzerlik taşıdığı görülmüştü.Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izinleriyle Anneliese PESCHLOW’un yıllarca yardımcılığını yapan, Drone’ların henüz çıkmadığı yıllarda Latmos’un engebeli arazilerinde uçurtma sistemiyle hava fotoğraflarını çekerek, yapılan çalışmalara önemli katkı yapan ve aynı zamanda EKODOSD üyesi olan Dietmar GANSERA ve eşi Nurten ATİK GANSERA’yla kaya resimlerini görmek için bölgeyi ziyaret ettik.
Dietmar GANSERA; diğer kaya resimlerinden yaklaşık 60 km. uzaklıktaki resimlerin çok ilgi çekici olduğunu, ilk kez Latmos’tan bu kadar uzakta kaya resimlerinin bulunduğunu söyledi.
Devasa büyüklükteki bir kaya duvarına çizilen resimlerde, bir kadın figürü, iki bezeme, ikisinin ayrı çizilmiş kadın eli olduğu tahmin edilen 17’si sayılabilen birçok el izi yer almaktadır. Latmos’ta bile bu kadar çok el betiminin yer aldığı resim yoktur.
Latmos Dağları’nın devamı sayılan Madran Dağları’nda tespit edilen kaya resimleri çok önemlidir. Latmos’tan bu kadar uzakta kaya resimlerine rastlanılması, aradaki coğrafyada daha birçok resmin bulunabileceğini göstermektedir. Ancak yeni bulunan bu resimlerin hemen 200 metre uzağında yeni açılan bir maden ocağı, insanlık tarihinin bu önemli miraslarını tehdit etmektedir. Resimlerin bir an evvel tescil edilmesi için Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na müracaat edeceğiz.
Tarih Öncesi Dönemden, Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine kadar yüzlerce mirasa ev sahipliği yapan Madran Dağları’ndaki devasa boyuttaki gnays kayalar, yağmur ve rüzgar erozyonuyla aşınan yüzeyleri ilginç formlar oluşturmuştur. Kayaların doğal yapıları antik dönemlerde barınma ve ürünlerini sakladıkları mekanlar olarak kullanılmış ve hala günümüzde yöre insanları tarafından kullanıldığı görülmektedir. Doğal tahıl ambarlarının yoğun olduğu mekanlarda da incelemeler yaptık, köylülerle sohbet ederek, geleneksel ürünlerinden satın aldık.Tahıl ambarlarından sonra Madran Dağları’nın kültürel zenginliklerinden biri olan gizemli GERGA’yı ziyaret ettik.
Kimine göre antik bir yerleşim, kimine göre kutsal alan olarak hala tartışmaları devam eden Gerga’nın etkileyici coğrafyasında dolaşarak, yöre taşlarından büyük bir ustalıkla inşa edilmiş, defineciler tarafından sürekli kazılan eserlerini inceledik. Görkemli tapınağını gezerek, bir zamanlar ayakta olan devasa büyüklükteki heykelinin parçalanan gövdesini ve ayaklarını hayranlıkla izledik.
Çine Barajı’nın panoramasını izleyerek, geniş bir alana yayılan Gerga’yı ardımızda bırakıp geri döndük. Madran Dağları ekoturizm faaliyetleri için olağanüstü zenginliklerle dolu bir doğa ve tarih alanı. Planlı bir şekilde koruyarak kullanılması halinde öncelikle yöre insanları bundan kazançlı çıkacak, Aydın turizmine de önemli katkısı olacaktır.