Latmos’un eşsiz doğal ve kültürel kaynak değerleri, milyonlarca yıllık jeolojik oluşumları, açık hava müzesi niteliğinde binlerce yıllık tarihi mirasları ve bu zenginliklerin içinde Latmos kültürünü geçmişten günümüze devam ettiren Beşparmak Dağları’nın insanları geleneksel yaşamlarını zor da olsa sürdürmeye çalışmaktadır.
Bu dağlarda geçmiş yıllarda yaşamlarını kaybeden insanlar, Beşparmak Dağları’nda özgür ve mutlu bir şekilde hayatlarını sürdürmüşler, dağın engebelik arazilerinin içinde Bizans öncesi dönemlerde ve öncesi yapıldığı bilinen tarım teraslarını kullanmışlar, çam fıstığı ve zeytin toplamışlar, küçük baş ve büyükbaş hayvancılık yapmışlar, balıkçılığı sürdürmüşler ve arıcılık yaparak bal üretmişler.
Dağın bugün delik deşik edilen halini görmeden bu dünyadan göçüp gitmişler, isimsiz mezar taşlarının altında ebedi uykularına yatmışlardı.
Ancak bu coğrafyada son 30 yılda yaşayan herkes dağın maden ocakları tarafından nasıl hoyratça kullanıldığını izliyor.
Maden ocakları özellikle son 15 yılda büyük bir hızla dağın doğal peyzajında geri dönülmez bir biçimde ağır tahribat yarattılar.
Dünü ve bugünü yaşayan insanların geçmişte hayal bile edemeyeceği bir şekilde dağ adeta köstebek yuvalarına döndürüldü.
Maden faaliyetleri bu hızla gittiği sürece, zaten köylerde iyice azalan yarının büyükleri olacak çocuklar atalarının yaşadığı bu topraklardaki zenginlikleri hikayelerden dinleyeceklerdir.
Bazı köyler maden faaliyetleri yüzünden yaşanmaz hale gelmesi nedeniyle, neredeyse yaşam alanlarını terk edecek noktaya geldiler.
Çörlen yaylasında hiç tahribat görmemiş doğal ve kültürel açıdan zenginliklerle dolu bir alanda başlayan maden ocağı, Beşparmak Dağları’ndaki köylerin dikkatini buraya çekti.
Beşparmak Dağları’nın köyleri birleşerek yaşamış oldukları coğrafyayı cehenneme çeviren maden ocaklarına karşı korumak için bir mücadele başlattılar.
Kendi yaşam alanlarını, doğalarını, çocuklarının geleceği olan bu toprakların korunmasını istiyorlar.
Latmos’un değerini bilen ve geleceğe korunarak taşınmasını isteyen sivil toplum örgütleri bölgede yaşayan insanlara büyük destek veriyorlar.
Latmos’un eşsiz güzellikleri ve bu dağda yaşayan insanların yaşam alanları tamamen yok olmadan, özellikle maden faaliyetlerine izin veren kurumlara önemli görev düşüyor.
Maden faaliyetlerine izin verilen coğrafyanın ne kadar önemli olduğunu, korunması halinde ülkemizin neler kazanabileceğini ve bu değerlerin kaybedildikten sonra anlaşılmasının hiç önemli olmadığını şimdiden bilmeleri gerekiyor.
Beşparmak Dağları insanlarıyla, hayvanlarıyla, kuşlarıyla, doğası ve tarihiyle bir bütün olarak korunmalıdır.
EKODOSD/KUŞADASI