Bu haftaki etkinliğimizi Ödemiş’e bağlı Gölcük ve Birgi’ye yaptık. Kar görmek umuduyla gittiğimiz Gölcük’te, profesyonel turist rehberleri Hakan Bahçecioğlu ve Mustafa Aktaşoğlu ve üyelerimizle birlikte güneşli bahar gibi bir havada çam ağaçlarının içinde bir yürüyüş gerçekleştirdik.
Kuzey kesimlerde güneşin görmediği alanlarda kalan küçük kar birikintilerine bakarak kar özlemimizi giderdik. 1938 yılında Gölcük’e gelen İsmet İnönü’nün tepeden gölü gördüğü anda “Aaa”" demesinden sonra, halk arasın “A” tepesi olarak bilinen noktadan harika bir ormanın içinde yürüdük.Manzara izleme teraslarından Gölcük’ün harika doğasını hayranlıkla izledik. Her güzel yerde olduğu gibi, çağımızın en büyük sorunlarından biri olan çöplerin burada da etrafa yayıldığını gördük. Bu tür ormanlık alanlara araç girişlerinin kesinlikle yasaklanması gerektiğini düşünüyoruz. Araç girdiğinde mangal da giriyor ve gördüğümüz çevre kirliliği yaşanıyor.
Yüzlerce yıldır ayakta kalan devasa boyutlardaki kestane ağaçlarını hayranlıkla dokunduk. Her biri doğal anıt olan tarihe tanıklık etmiş bu ağaçların özel korumaya alınması için, Ödemiş’li duyarlı insanların Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’na başvurmalarını önerdik. Yürüyüşün bitiminde Gölcük’ün kıyısına indik. Gruplar halinde yüzen Sakar Mekeleri, Karabatakları, Gri balıkçılları izledik. Eski yıllara oranla azalan ve kuşlar açısından önemli olan sazlıkların korunması gerektiğini belirttik.
Gölcük’ten sonra, Sarıyar Deresi’nin iki yamacına kurulu dünyanın en güzel köyleri arasına alınan Birgi’ye geldik.
Ödemiş’li olan rehberimiz Mustafa Aktaşoğlu’yla birlikte Birgi’nin tarihi mekanlarını ve sokaklarını gezerek yerleşimle ilgili bilgi aldık.
1763 yılında Mustafa Şerif Çakırağa tarafından, ahşapları Venedik’ten getirilerek yapılan Birgi’nin en ünlü yapılarından restorasyonu biten Çakırağa Konağı’nı gezdik.
Birgi’nin yöresel ürünlerinden satın alarak, geleneksel yemeklerinden tattık.
Turistik bir hale gelince özellikle hafta sonları ziyaretçi yoğunluğuyla karşılaşan Birgi’nin en büyük sorunlarından biri trafik olmuş. Herkes kendi aracıyla gelince sokaklarda dolaşmak bile sorun haline gelmiş.
Aslında Birgi’nin girişinde bir otopark yapılarak merkeze araç girişinin yasaklanması ve Avrupa’da yaygın olan Türkiye’nin muhtelif yerlerinde de başlayan çevreci elektrikli ring araçlarıyla ziyaretçilerin taşınması daha iyi olacağını düşünüyoruz.
Diğer köylere örnek olabilecek özelliklere sahip Birgi’nin büyük ölçüde doğallığını koruduğunu gördük. Ancak köye girişte inşaat halinde yükselen betonarme binaların bölgenin kültürel peyzajına hiç yakışmadığını, kötü örnek olmaması için bu binalarla ilgili gerekli önlemlerin alınmasını önerdik.
Ödemiş doğal ve kültürel kaynak değerleri, tarihte yer alan mekanları, yetiştirdiği insanları, tarımı, bahçe süs bitkileri ve fidancılığıyla ekoturizm açısından çok önemli zenginlikleri barındırıyor.
Umarız tüm bu güzellikler bozulmadan geleceğe taşınabilir.
EKODOSD/KUŞADASI