ALMERİA’DA ALTERNATİF BİR YAŞAM MODELİ

 
 
Çarşamba Söyleşilerinin bu haftaki konuğu, EKODOSD’un genç üyelerinden Bilgesu Şamiloğlu oldu.1992 Doğumlu olan Bilgesu Şamiloğlu, 2006 yılında İzmir Kız Lisesi'ni bitirip, yükseköğrenimini İTÜ Peyzaj Mimarlığı bölümünde tamamladı.İstanbul'da bulunduğu süreçte, kentsel tarım araştırma ve pratikleriyle ilgilenerek, kent bostanlarında aktif olarak görev aldı.
 
İspanya'da bir permakültür çiftliğinde gönüllü olarak çalıştı. Lisans eğitimi süresince, İtalya, Japonya ve Çin'deki çeşitli üniversitelerin İTÜ'yle ortak yürüttüğü atölye çalışmalarına katıldı.Avrupa Gönüllü Hizmeti kapsamında, İspanya'nın Almeria şehri Los Molinos köyü içerisinde kurulmuş olan bir yaşam boyu eğitim pratiği içerisinde 6 ay gönüllü olarak yaşayarak önemli deneyim kazandı.
 
 
2017 yılında Türkiye'ye döndükten sonra Fethiye- Kayaköy'de 4 ay Sanat Kampında gönüllü olarak çalıştı ve ardından 2 yıl Kayaköy'de yaşadı.
Kayaköy'de bulunduğum dönemde, gıda mühendisi bir arkadaşıyla birlikte, İspanya'da öğrenmiş olduğu ekolojik ürünlerin üretimi ve yerel pazarlarda satışını ve proje bazlı olarak peyzaj mimarlığı yaptı.Bilgesu Şamiloğlu kendisinin de katıldığı projeden örneklerin yer aldığı “ALMERİA’DA ALTERNATİF BİR YAŞAM MODELİ” konulu bir sunum gerçekleştirdi.
 
 
 
Bilgesu Şamiloğlu yaptığı sunumda, 1930'lu yıllarda, Franco rejimiyle birlikte yerel halkının terk ettiği bir Endülüs köyü olan Los Molinos'ta; yıllar sonra, 1980’lerde bir grup araştırmacının "Çölleşme İle Mücadele" projesi kapsamında alternatif bir eğitim ve ardından yaşam modeline evrilme hikayesini konuklarla paylaştı.
Endülüs'ün, Milli Park yarı koruma alanında yer alan Los Molinos del Rio Aguas köyü, bulunduğu vadinin çukurundan akan nehir sebebiyle bölgenin Oasis'i olarak anılacak kadar yeşil ve canlı bir alan olduğunu, 1986’da köye gelerek, burada bulunan 3 köy evini ve tarım arazilerini kiralayan bir grup bilim insanının, hiç bir elektrik ve su altyapısı bulunmayan bu yerleşim için, ilk olarak gelen suyu evlere taşıyacak doğal bir su kanalı ve su pompası yapmakla işe başladıklarını anlattı.
 
 
Evlere gelen suyun, doğal yaşamı besleyen kanala geri döneceğinden, proje kapsamında geliştirilen bir atık su arıtma sistemi kurulduğunu, sistemin doğru bir şekilde çalışması adına, köyde yaşayanların ortak kararla doğayla en barışık diş macunu, deterjan, krem, şampuan ve suya karışabilecek her türlü ürünü tüketme ve hatta kendileri üretebilme/üretmeyi öğrenme ilkesini benimsediğini söyledi.
Ana şebekeden internet dışında bir hizmet alınmadığı için, her ev kendi elektriğini -ihtiyacına göre- rüzgar ve güneş enerjisiyle ürettiğini, araştırma projesi içerisinde yer alan gönüllülerin, köyde bulundukları süre boyunca, kendi uzmanlıkları dahilinde ya da denemek/yaparken öğrenmek istedikleri çeşitli projelerle buraya katkılarda bulunduklarını belirtti.
 
Elektrik tüketimini azaltmak adına yıllar önce yapılmış bisikletli blender, yiyeceklerin uzun süre sıcak ya da soğuk saklanmasını sağlayacak saman yalıtımlı dolap, güneş enerjisiyle yemek pişirmek için güneş ışığını kullanan parabolik güneş ocağı, yapım aşamaları ve çalışma mantıkları, reçetelenmiş projelerden yalnızca bir kaçı olduğunu söyledi.
İlerleyen yıllarda daha da geliştirilebilmesi ve olası arızaların en kolay yollarla giderilebilmesi için her bir çalışmanın kullanım kılavuzunun da proje dosyalarında arşivlendiğini belirtti.
1986 yılından bugüne binlerce gönüllünün katkı sunduğu ve birçok şey öğrendiği Sunseed Desert Technology projesinin, sürdürülebilir yaşam, uyumlu teknoloji geliştirme, eğitim, iletişim, idari işler, eko-mimari, zehirsiz tarım ve bakım adlı 9 ayrı birimin birbirini desteklemesiyle varlığını sürdürmüş ve yıllar içerisinde kendini gelişmelere adapte ederek devam eden önemli bir proje olduğunu söyledi.
 
 
Sunseed'in yıllar içerisinde değişmeyen en katı kuralının, projeye gelen gönüllünün 24 aydan uzun burada kalmaması olduğunu vurguladı.
Temelde, kendini bir "yaşam içerisinde sürdürülebilirliği öğrenme" okulu olarak tanımlayan projenin, burada kazanılan tecrübelerin farklı projelere ve kişilere aktarılmasını, yeni gelecek gönüllülere yer açılmasını hedeflediğini, belki de bu kural sebebiyle, Sunseed'e gönüllü olarak katkı sunmuş olan kişilerin, bu devamlı öğrenme halinden kopmak istemedikleri için projeden ayrılma zamanı geldiğinde, Los Molinos köyüne yerleştiklerini ve köyün sakini olarak hem Sunseed'i takip etmeye ve herkesin öğretmen, herkesin öğrenci olduğu bu sistem içerisinde, beraber öğrenmeye devam ettiklerini söyledi.
EKODOSD bünyesinde yapılacak çalışmalar ve projelerde bugüne kadar kazandığı deneyimleri paylaşarak, çalışmalara katkı sunacak.
Konukların ilgiyle izlediği söyleşiden sonra genç üyemiz Dila Yener tarafından, Bilgesu Şamiloğlu’na EKODOSD’un teşekkür belgesi takdim edildi.