Herakleia’nın batı kesiminden Latmos (Beşparmak) Dağları’nın yükseltilerine doğru uzanan taş döşemeli yolun antik döneme ait olduğu ilk kez Dr. Anneliese PESCHLOW tarafından keşfedilmişti.
Coğrafyacı ve kartograf Volker Höhfeld’le birlikte, daha henüz GPS’lerin çıkmadığı dönemlerde bir theodolit ve dört metrelik bir mira ile Latmos Dağları’nın engebeli ve sarp arazilerinde 300 km.lik bölümünü ölçmüşlerdi.Herakleia’nın kurucusu Pleistarkhos tarafından yaptırıldığı bilinen ve büyük maliyetlere yol açan taş döşeli yolların Myus, Alinda, Alabanda, Tralleis ve Menderes Vadisi ile Marsyas Vadisini birbirine bağladığı görülmektedir.
Biz de bu haftaki etkinliğimizde bu antik yollardan birinden Alinda’ya ulaşmak için, Karpuzlu’ya bağlı Tekeler köyüne geldik.Tekeler köyünün kahvesinde çaylarımızı yudumlarken, muhtar Ersin Erçetin’le sohbet ettik.Yürüdüğümüz antik yolun bir bölümüne 2018 yılında dozerlerle girilerek, araç yolu açılması sonucu önemli bir tahribat yaratılmış, bir bölümüne de beton dökülmüştü. Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar sonucunda bu işlemler durdurulmuş ve tescil işlemleri gerçekleştirilmişti.
Antik yolda yürümenin mutluluğunu yaşarken, bir bölümüne de taşların arasına asfalt döküldüğünü gördük.
Bu işlemin traktörlerin daha rahat geçmesini sağlamak için yapıldığını düşünüyoruz.Gelecekte bölgede gelişecek turizm için çok önemli değer olacak olan antik yol her geçen yıl tahribata uğruyor, asfalt ya da daha önceki yıllardaki gibi beton atılıyor.Yolun gerekli koruma önlemlerinin alınması ve bozulan yerlerin restorasyonun sağlanması hem Karpuzlu’ya hem de Tekeler köyüne çok şeyler kazandıracağını düşünüyoruz.Köylülerin yıllardır Pazar yolu olarak bildikleri, Karpuzlu’ya gitmek için binek hayvanlarıyla kullandıkları, eşekleriyle zeytin çektikleri antik yolun güzergahında birçok pınarın olması, antik dönemden günümüze yolun yoğun bir şekilde kullanıldığını göstermektedir.
Taş ustalığının yanı sıra, hayvancılık, arıcılık yapan Tekeler köylülerinin en önemli geçim kaynaklarından biri olan zeytincilikte bu yıl yüzlerinin gülmediğini gördük. Çünkü bu zeytin yoktu, az miktar da olan ağaçlarda toplamaya çalışan köylülere yardımcı olduk.
Etkinliğimizin sonunda Karya’nın yöre taşlarından yapılan en güzel antik kentlerinden biri olan Alinda’ya geldik.
Alinda’nın tiyatrosunda profesyonel turist rehberi Hakan Bahçecioğlu’ndan kentin tarihini, Karyalı Prenses Ada’nın ve Büyük İskender’in hikayesini dinledik.
Özellikle antik kentin tiyatrosunda ve agorasında Helenistik Dönem özelliklerini yansıtan İsodomos teknikle örülmüş taş duvarların işçiliklerine hayran kaldık. Latmos’un hemen her köyünde ve kırsalında görülen ve tarihi eserlere benzeyen otantik taş evlerin ustaları genellikle Tekeler köyünden yetişmiş.
Tekelerli taş ustaları hemen yanı başlarındaki Alinda antik kentinin duvar işçiliğini ve kültürünü yaptıkları taş evlerle devam ettirmişler.
Alinda’yla Karpuzlu arasında kalan Demircidere’nin devşirme taşlardan yapılan otantik evlerini inceledik.
Alinda’nın agorasının hemen altında bulunan ve yıllardır restore edilmeyi bekleyen bir taş evi görmeye gittik.
Kadınlara muhtar olma ve köy heyetini seçme hakkının tanındığı 1933 yılında 32 yaşındayken, Demircidere’de yapılan seçimlerde yedi erkek rakibi karşısında üstünlük sağlayarak Türkiye’de ilk kadın muhtar olma ünvanını alan Gül Esin’in, yıllardır restorasyonunun yapılmasını bekleyen eski taş evinde incelemelerde bulunduk.
Gül Esin’in evinin bir an önce restorasyonun yapılmasının Karpuzlu’ya büyük değer katacağını inanıyoruz.
Etkinliğin bitiminde Tekeler köylülerinin getirdiği çiçek ve çam ballarından ve yaylarında yetişen kestanelerinden alarak yöre insanlarına katkı yaptık.
EKODOSD/KUŞADASI