Amyzon ormanlarının şemsiye görünümlü fıstık çamları, bölge halkının en önemli geçim kaynağını oluştururken, gölgesi de terk edilmiş yılkı atlarına yataklık yapmaktadır.
Geçmiş uygarlıklar binlerce yıldan beri yaşamlarını sürdürebilmek için, nehirlerin olduğu bölgelere yerleşmişler. Nehirler birçok yerlerde olduğu gibi medeniyetlere beşiklik yapan Mezopotamya, Nil Vadisi ve Büyük Menderes Havzası’na binlerce yıl sularıyla hayat vermişler. Buralarda yaşayan insanlar ürünlerini yetiştirmek, beslenmelerini temin eden balıklarını avlamak ve ulaşımlarını sağlamak için hep bu nehirlerden yararlanmışlar.
Kızılkarlar Köyü, Beşparmak Dağları’nın kuzey yamaçlarında, Aşağı Büyük Menderes Havzası’nın güneyinde küçük bir vadide yer alan eski bir zeytin köyüdür.
Kuşadası – Söke karayolunun batısında Uydu kentin karşısında yer alan makilik tepenin etrafında büyük boyutlarda duvarlar bulunmaktadır. Eski yıllarda Batı yamaçlarında sıcak su kaynağının olmasından dolayı tepenin adı “Ilıca Tepe” olarak geçmektedir.
Çamlık’ta trenin çarptığı bir Alaca Baykuş yere düşünce tren işçileri tarafından görülür. O sırada Kuşadası’na gelirken yol kenarında bulunan seyyar satıcıdan domates alan Yasemin KAEHLER ve Burcu YEŞİLBAĞLI trencinin yanına gelirler. Trenci “bizim köyde bu kuşlara uğursuz” derler ve “sevmezler” der.
İki kız arkadaş “bu kuş aslında çok sevimli, biz bunu alıp Kuşadası’na götürelim ve tedavi ettirelim” der.